Zeki Müren: Avangart Bir Halı Tasarımcısı – Gülbike Keşaplı

Bundan yaklaşık bir buçuk yıl önce gerçekleştirdiğimiz Milano seyahati sırasında gece yarısı Milano’nun büyüsüne kapılmış halde sokakları arşınlarken hiç beklemediğimiz,  -kimsenin de beklemeyeceği- bir şey oldu. Önünden geçtiğimiz galerinin vitrinine gayriihtiyari bir şekilde gözümüz takılmışken camın vitrinine büyük harflerle yazılan bir yazı bizi şaşkınlığa uğrattı. O şaşkınlık, görülebileceği üzere, yukarıdaki fotoğraf karesine de yansıdı.

Şık galerinin vitrininde büyük harflerle ZEKİ MUREN yazıyordu. İçeride oldukça hoş ve eklektik bir şekilde sarı ışıklar altında sergilenen buram buram özel tasarım kokusu veren rengârenk antika kilimler sergilenmekteydi. Bakışlarımız herhangi bir ipucu bulmak umuduyla vitrin camından içeri uzandığında kilimlerle ilgili herhangi bir açıklamaya yer verilmediğini biraz hayal kırıklığı içinde karşıladık. Mağazanın dev Zeki Muren yazısı dışında başka bir tabelaya yer vermemiş olması da cabasıydı. Anlamsızlıklar denizinde daha fazla boğulmamak için sahibinin Türk ya da Zeki Müren hayranı biri olduğu konusunda hemfikir olarak seyahatimizin büyüsüne kapılmaya devam ettik. Ta ki birkaç hafta öncesine kadar! Severek takip ettiğim Aslı Atamer’in sahip olduğu dünyanın ve ülkemizin çeşitli yer ve zamanlarına ait objelerin meraklısına sunulduğu House of Junk adlı sayfasında “Zeki Müren Tasarımı” olarak satışa çıkarılan kilimi görünce anlamsızlıklar denizinde kaybolmaya yüz tutan Milano’daki Zeki Müren olgusu nihayet gün yüzüne çıkmış oldu. Meğer “Sanat Güneşi”miz aldığı bu unvanın hakkını yalnızca müzik alanında değil tasarım alanında da vermiş.

Biraz araştırma yaptığımızda Zeki Müren tasarımı kilimlerin 31 Ekim – 3 Kasım 2019 tarihleri arasında İtalya’nın Torino kentinde gerçekleşen dünyanın dört bir yanından halı ve tekstil ürünlerinin sergilendiği 15. Sartirana Textile Show’da David Sorgato tarafından sergilendiği bilgisine ulaşıyoruz. Fakat David Sorgato’nun antika halı üzerine kurduğu Milano’daki sanat galerisinde Zeki Müren halılarının sergi haricinde de sanat koleksiyoncularını beklediğini ve tesadüf eseri Zeki Müren adıyla karşılaştığımız galerinin de David Sorgato’nun sanat galerisi olduğunu öğreniyoruz. Yine de bu denklemde hala oturmayan bir şeyler var! Sahneye adım attığı ilk günden beri kendi kostümlerini tasarladığını bildiğimiz Zeki Müren’in Milano galerilerine, Torino fuarlarına götüren halı tasarımcısı kimliği nereye dayanıyor? Yine küçük bir araştırma sonucu Müren’in o zamanki adıyla Güzel Sanatlar Akademisi, şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversite’nin “Süsleme Sanatları Bölümü Yüksek Kısım” adlı bölümünden 1954 yılında mezun olduğunu öğreniyoruz.

Zeki Müren’in Güzel Sanatlar Akademisi Diploması (Kaynak: Ersoy Çak, 2013).

Bu kendimizce anlamlı hale getirmeye çalıştığımız denklemde “Sanat Güneşi” olarak göklere çıkarılan bir sanatçının akademik eğitimi ve bu eğitim sonucu yaptığı sanatsal işlerinden bu denli bihaber olmamız oldukça şaşırtıcı. Medya ve siyasilerle ilişkisi her zaman iyi olmuş bir sanatçının tasarım faaliyetlerinin ülkede gündem olmaması sansasyon üzerine kurulu bir medya oluşumunun da ne yazık ki en büyük göstergesi.          

Zeki Müren’in halı tasarımı hikâyesi kendi yalısı için tasarladığı 12 halıyla başlıyor. Sanatın toplum ya da sanat için değil birey için olduğunu gözler önüne seren bu hikâye, Müren’in aslında bu konuda bir iddiası olmadığını da göstermektedir. Isparta ve Demirci (Manisa)’de dokutulan halıların tasarımlarının Zeki Müren’in yalısıyla sınırlı kalmayıp yaygınlaştığını hala pek çok yurt içi ve yurt dışı sitelerde satışta olmasından anlıyoruz. Sanat Güneşinin bu konudaki mütevazılığı ise günümüz sanatçılarını düşününce hayli nahif görünüyor. Öyle ki yalnızca halı tasarımı değil,  soyut desen çalışmaları yapan, hatta Bıldırcın Yağmuru adlı bir şiir kitabı yazan ve bu kitapta da kendi desen çalışmalarına yer veren sanatçının sanatın birçok alanında faal bir şekilde yer aldığını söyleyebiliriz. Yurt içinde desen çalışmaları ve halılarından örneklerin de yer aldığı çeşitli sergilerin varlığını görmek sevindirici olsa da bu sergilerin bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az olması açıkçası sevincimizi kursağımızda bırakıyor. Tabii durum bununla da sınırlı kalmıyor. 2000 yılında müzeye dönüştürülen Bodrum Bardakçı Koyu’ndaki evinde dahi bu halıların varlığı hakkında net bilgilere ulaşamıyoruz. Kimi kaynaklar Bodrum’daki müzesinde bile bu halıların olmadığını iddia ederken (Browne, 2019, Fıratlı, 2019),  Müren’in halılarının sergilendiği Sartirana Textile Show’un resmi sayfasında ise halıların çok iyi korunmuş şekilde Bodrum’daki müzede yer aldığı belirtiliyor (https://www.sartiranatextileshow.it/). Bizim bir şekilde habersiz kaldığımız, ancak araştırınca karşılaştığımız Zeki Müren’in halı tasarımcısı kimliği İngiliz yazar Malika Browne’nun dikkatini çekiyor. Browne araştırmaları sonucu Sultanahmet civarında halı satıcılarından olan Zeki Müren ve onun halı tasarımlarına tutkun Hüseyin Kaplan ile bir araya geliyor. Browne’nun aktardığına göre Kaplan’ın 500 adet Zeki Müren tasarımı halıya sahip. Bu halıların bazıları Zeki Müren’in imzasını taşımamasına rağmen onun çizdiği bilinen desenler olduğunu da belirtiyor. Malika Browne’un Cover Magazine’de yer alan yazısı ülkemiz gazetecilerinin de bir şekilde dikkatini çekmiş olacak ki Sabah Gazetesinden Meltem Fıratlı Browne’dan tam dört ay sonra Hüseyin Kaplan ile görüşüyor. (Malika Browne’nun yazısının başlığının “Oh So Zeki!” olması ile Meltem Fıratlı’nın  “Bu Halılar Çok Zekice!” başlığındaki benzerliği ise okuyucunun takdirine bırakıyoruz.) Fıratlı’nın aktardığına göre Hüseyin Kaplan, David Sorgato’nun Zeki Müren halılarıyla kendi aracılığıyla tanıştığını söylüyor (Fıratlı, 2019).

Zeki Müren’in halı tasarımıyla ilgili Sartirana Textile Show dolayısıyla yapılan haberler ve yazılan bir iki yabancı kaynak ile Türkiye’de gerçekleşen sergi haberleri dışında kapsamlı, halı sanatı, halı tasarımındaki üslubu, tekniği hakkında akademik bir çalışmaya yer verilmediğini görmek bizi hem şaşırtıyor hem de ne yazık ki şaşırtmıyor. Varlığından dahi tesadüf eseri haberdar olduğumuz halı tasarımcısı kimliği şimdiye dek hiçbir Güzel Sanatlar Fakültesi akademisyenin de dikkatini çekmemiş. Fakat akademisyen kimliğim ulusal ve uluslararası akademik veri tabanlarını eşeleyip neredeyse koca bir hiçle karşılaştıktan sonra son bir şans olarak Ulusal Tez Merkezi veri tabanında Zeki Müren ile ilgili yapılmış lisansüstü çalışmalara bakmayı ihmal etmiyor. Burada Şeyma Ersoy Çak tarafından hazırlanmış “Postmodern Bileşimlerin Bir Aktörü ve Göstergesi Olarak Zeki Müren” alanı itibariyle oldukça kapsamlı bir doktora tez çalışmasıyla (Ersoy Çak, 2013) Zeki Müren’in dikkat çeken bir portresini gözler önüne seriyor. Hiç sıkılmadan merakla okuduğum bu doktora tezini meraklısına tavsiye ederim. Fakat bu çalışmada konu itibariyle kısaca değinilen desen çalışmaları dışında halı tasarımcısı kimliğine yer verilmediği görülüyor. Bu doktora tezi dışında Burçin Nazife Yavuz tarafından hazırlanan “Zeki Müren’in Sahne Giysilerinin Analizi ve Eş Zamanlı Tasarım Eğilimleri” başlıklı yüksek lisans tezinde de bir cümleyle Zeki Müren’in tasarımlarının halı ve kilim olarak dokutulduğuna yer veriliyor (Yavuz, 2017).

Tüm bunlar göz önüne alındığında Zeki Müren’in halı tasarımı hakkında yorum yapmak yalnızca onun sanatından etkilenen ve bu konuda akademik alt yapıya sahip olmayan sıradan bir sanatsever olan bendenize kalıyor.

Zamanın ötesinde avangart tasarımları içeren Zeki Müren halıları klasik halı tasarımı anlayışının hayli ötesinde. İkonikleşen ve dünyada da tanınır bir hale gelen tüm bu halı kreasyonlarında yeni bir estetik anlayışı klasisizm ve normalliğe karşı üstünlüğünü gösteriyor (https://www.sartiranatextileshow.it/). Zeki Müren halı tasarımları bir arada cesurca kullanılan canlı renkler, geometrik şekiller, floral, botanik ve animal desenler üzerine odaklanmaktadır. En çok tercih edilen renkler arasında hardal sarısı, yanık turuncu, fıstık yeşili, bordo, kırmızı ve moru görmekteyiz. Desenlerden kübizm, neoplastisizm, süprematizme yaklaşırken, bazı desenlerin saykodelik izler taşıdığını da söylemek mümkün.  Kimi desenler Kandinsky, Mondrian, Miro, Klee resimlerini çağrıştırırken, Müren’in yerel unsurlardan beslenen, romantik etkilere sahip desenleri de bulunmaktadır. Şimdi bu renkli dünyayı yakından inceleyelim.

İsimsiz ve imzasız bir Zeki Müren tasarımı
(Kaynak: https://www.instagram.com/onlineorientalrugs/?hl=tr)

Geometrik desenlerin hâkim olduğu, Müren’in tasarımlarında sıklıkla kullandığı bu canlı turuncu renk üstüne geometrik desenlerle bezeli tasarım bizi harikalar diyarında bir eğlenceye davet etmek ister gibi görünüyor. Biraz Miro, Kandinsky izleriyle birlikte Paul Klee’nin Temple Garden eserindeki renk ve desenleri de akla getiriyor. Bununla birlikte Müren’in özgünlüğü ise belirgin bir şekilde kendini gösteriyor.

Paul Klee – Temple Garden

Aşağıda yine isimsiz ve imzasız fakat Zeki Müren tasarımı olduğu bilinen bir halı örneğinde Kandinsky’nin çizimlerini aratmayan, canlı renkleri, cesur çizgi ve desenlerin bütünlükle sunulduğu art deco tarzındaki bir halıyı görmekteyiz. Eğri, yatay ve dikey düzlemde kesişen çizgiler, halıyı iki simetrik parçaya ayırmış hissi veriyor. Sanki kırmızı bir volkandan patlayan lavlar yeryüzüne ulaşıyor.

İmzasız bir Zeki Müren Halısı (Kaynak: https://bellwetherrugs.com/)

Zeki Müren’e ilham olduğunu hissettiğim bu üç eserin renk ve derinlikleri ile Kandinsky’nin ondaki izlerini yansıtıyor.

Kandinsky – Aquarell
Kandinsky – Black and Violet
Kandinsky – Vibrant

Zeki Müren’in tasarımlarında ilkel renkler ve basit geometrik biçimler arasındaki ilişkiyi araştıran, geometrik formlar ve çizgiler üzerinde duran neo plastisizm (Karabaş, Güdür, 2016) örneklerinden sayılabilecek halı tasarımlarını görmek mümkündür. Yatay ve dikey çizgilerin orantı içerisinde kullanıldığı bu tasarımlar minimalist tasarım örneklerindendir.

David Sorgato’nun galerisinde çekilen videodan ekran görüntüsü aldığım aşağıdaki görselde soldaki halı kullandığı renkler ve stil ile adeta Mondrian’a bir göndermede bulunuyor.

David Sorgado Galerisi’nden İki Zeki Müren Halısı
Mondrian – Composition A

Retro denince akla ilk gelen renklerden olan bu yanık turuncu yine yatay ve dikey çizgilerle minimal vintage esintilere sahip ve aynı zamanda neo plastisizm etkisini de hissettiriyor.

İmzasız bir Zeki Müren tasarımı (Kaynak: www.cover-magazine.com)

Halılarına bir bütün olarak baktığımızda özellikle bazı desenlerin halıdan ziyade sanki kumaş baskısı için tasarlanmış olduğunu görürüz. Yerel ve doğadan unsurların ağırlıklı olduğu, tekrarlanan figürleri içeren bu desenler yukarıda sanat akımı ve sanatçılarla bağlantı kurulan tasarımlardan oldukça farklı bir yerde duruyor. Sanatçının tasarladığı sahne kostümleriyle ilintili görünen tasarım örnekleri doğadan ilham alan figürler içeriyor.

Aşk Şarabı adlı halı bu kumaş baskı görüntüsüne sahip halılardan biridir. Botanik unsurların hâkim olduğu halıda yaprak desenleri ve tavus kuşu tüylerinin kullanıldığını görürüz.

Aşk Şarabı – Zeki Müren (Kaynak: t24.com.tr)

Sabır Taşı adlı halı tasarımında yerel ögelerle saykodelik bir desen anlayışının bir arada sunulduğu görülür. Renklerin ve desenlerin iç içe geçtiği bu tasarım bakan kişiyi hipnotik bir karanlığa doğru çeker. Halının adıyla benzer şekilde sabırla dokunduğu izlenimini vermektedir. Aşk Şarabı’na benzer bir şekilde kumaşa basılmak için tasarlanmış izlenimi veren desen, yerel ögeleri içerisinde barındıran, Anadolu’da başörtüsü olarak kullanılan yazma (tülbent, yemeni) desenlerini de çağrıştırmaktadır.

Sabır Taşı – Zeki Müren (Kaynak: www.cover-magazine.com)

Bir başka saykodelik tasarım örneği olan Malika Browne tarafından Deniz Yıldızı olarak anılan fakat imzasız tasarımlarından olan bu tasarım simetrik yapısı ve iddialı renk kullanımları ile çok kollu bir ahtapot ya da bir vajina görüntüsüne de andırıyor.

İmzasız bir Zeki Müren tasarımı, Deniz Yıldızı olarak anılıyor (Kaynak: www.cover-magazine.com
Pembe Ahtapot

Tavus Kuşu ve Bayram Yeri adlı tasarımların benzer bir şekilde doğadan yansımalar taşıdığı görülmektedir. Tekrarlanan desenlerin mevcudiyeti ile birlikte renklerin cesur ve uyumlu kullanımı da göze çarpmaktadır.

Tavus Kuşu adlı tasarım ile sanatçının sahne kostümü arasındaki benzerlik oldukça etkileyicidir. Tavus Kuşu tasarımındaki açık mor rengine oldukça yakın olan kostüm renk açısından da benzerliği desteklemektedir.

Tavus Kuşu – Zeki Müren (Kaynak: Mustafa Vardarsuyu)
Zeki Müren, lila renkli sahne kostümüyle

Bayram Yeri adlı tasarımın tekrarlanan floral desenleri adeta üflenen bir karahindibadan izler taşımaktadır. Geometrik desen tasarımlarıyla birlikte doğadan ilham alan, floral, animal ve botanik desenlerdeki çeşitliliği sanatçının çok yönlü tasarım anlayışıyla yorumlanabilir.

Bayram Yeri – Zeki Müren (Kaynak: www.cover-magazine.com)
Karahindiba

Zeki Müren’in halılarını incelediğimizde halıların tasarımcısının enerjisi ve yaratıcılığıyla canlanan, renkli, bohem, özgün, kalıpların dışına çıkan, yenilikçi bir tarza sahip, bulunduğu ortamın duygusunu yeni baştan yaratan, her zaman en önde kendini göstermek isteyen hareketli tasarımlar olduğunu görürüz. Bu tasarımların her birinin adeta kendi karakterleri vardır. Her zaman göz önünde olan ve göz önünde olmak için çaba harcamış bir yıldız olan sanatçının en minimal tasarımları dahi göz önünde olmak için yaratılmışa benziyor. Tasarımlar, Zeki Müren’in avangart sanat akımları ve bu akımların öncüleri hakkında oldukça bilgi sahibi olduğunu hissettirirken, yerel ögeler ve doğa yansımalarının da eserlerinde yer alması farklı esin kaynaklarını en iyi şekilde harmanlayıp vücuda getirdiğini gösteriyor.

Tüm bunların dışında Zeki Müren avangartlığı sadece tasarımlarında değil dokunan halıların tekniğinde de kendini gösteriyor. Sartirana Textile Show’un Zeki Müren tasarımı halıları ile bilgi verdiği kısımda Zeki Müren’in tekstil dünyasında “chess style” ve “reloaded” olmak üzere iki farklı stil icat ettiği söyleniyor. Bu stillerden “chess style” hakkında bilgi verilmezken, “reloaded” stilinin halı tüyünün kesildikten sonra yeniden boyandığı bir stil olduğunu öğreniyoruz (https://www.sartiranatextileshow.it/).

Yazıyı sahneye adım attığı 1950’li yıllardan beri tabir-i caizse avangartlığın bu topraklardaki kitabını yazan Müren’in şu sözleriyle bitirmek yerinde olacaktır:

 “Ölümcüldür orta kırat olmak. Hiçbir şey aşırılıklar kadar başarılı değildir. Korkunç günahlara çağrılar vardır, boyun eğebilmek için güç ve cesaret gerektiren. Tüm yaşamını bir an uğruna ortaya koymak, neyin varsa hepsini bir atılım için risk etmek… Güçsüzlük bunun neresinde? Gerçekte olağanüstü, korkunç bir cesaret gerektirir.“ (Aşan, 2003’ten akt. Ersoy Çak, 2013)

Aşırılıklar içinde geçen bir hayata rağmen, bunu en makul şekilde servis ederek siyasi ve medyatik ilişkilerinde orta kırat davransa da çok yönlü sanatçılığının medyatikliğinin gerisine düşmesi kabul edilemez. Yirmi dördüncü ölüm yıl dönümünde Müren’i yaratıcılığını kutlayarak anıyor, tasarımcı kimliğinin sanat ve akademi camiasında gerektiği ilgiye ulaşmasını diliyorum.

                Kaynakça

                Ersoy Çak, Ş. (2013). Postmodern bileşimlerin bir aktörü ve göstergesi olarak Zeki Müren               (Yayınlanmamış Doktora Tezi). İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul.

                Yavuz, N. B. (2017). Zeki Müren’in sahne giysilerinin analizi ve eş zamanlı tasarım eğilimleri         (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Anadolu Üniversitesi, Eskişehir.

                Zeki Muren Inspration. (2019). https://www.sartiranatextileshow.it/events/side-exhibitions-    2018/mr-muren-inspiration/

                Karabaş, P., Güdür, A. (2016). Neo Plastisizm Akımı Kapsamında De Stijl Hareketi ve Piet               Mondrian. International Journal of Cultural and Social Studies (IntJCSS), December, 2 (2), s.               330-339. ISSN:2458-9381.

                Browne, M. (2019, 29 Ocak). Oh So Zeki! Cover Magazine. https://www.cover- magazine.com/2019/01/28/oh-so-zeki/

                Fıratlı, M. (2019, 29 Nisan). Bu Halılar Çok Zekice! Sabah.                 https://www.sabah.com.tr/pazar/2019/04/28/bu-halilar-cok-zekice

Bunu paylaş: