Son yıllarda kadınlara yönelik şiddetin artışıyla paralellik gösteren “kadına yönelik şiddet” konulu kısa film yarışmalarının işe yaramazlıktan, utanmazlığa, ölü seviciliğe, duygu/duyar sömürüsüne kayan samimiyetsizliklerin ne kadar da eril olduğu gözden kaçabiliyor. Kadına yönelik şiddeti ve genel olarak kadınların maruz bırakıldığı geri kafalılıkları bağırgan bir halde lanetleyen, tepkisini “ilk” ve “en” olarak dile getirmek için koşuşturan insanımsıların diyarında günün birinde kadına yönelik şiddet gerçekten tarih olduğunda söz konusu tiplemelerin nasıl da işsiz kalacaklarını düşünmeli. Sırf susacak olmaları bile tarihsel ilerlemeyi sürdürmemiz için tek başına ikna edici bir sebep gibi. Duyarlılık gösterisi ve yardım eli uzatma/yanında olma çığırtışı nasıl ki koskoca bir kıtayı, Afrika’yı, açlıktan başka bir söz ve imajla akla getirilemeyecek bir kalıba soktuysa, kadınlar için de zaten olması gereken tüm haklar da giderek kaybedilen mevziler neticesinde günün birinde lütuf ve kazanım etkisi kazanacak. Buna karşı bir imaj hatta geliştirmek ve dişil gelişkinliği ve de dişil üstünlüğü aşikârca ifade etmek tahmin edileceği üzere erillikten – neyse ki – nasibini almamış sanatçılar tarafından gerçekleştiriliyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü, ilk olarak 7. Uluslararası Uşak Kısa Film Festivali’nde*, Asya Prömiyeri esnasında izleme şansına eriştiğimiz, Zhannat Alshanova’nın yönettiği Paola Makes a Wish ile kutlarken filmin dişi bakış açısının keyifli, kaba, saf, hınzır, yaşam dolu gücünü yansıtışıyla canlanıyor ve gülümsüyoruz. İşinde gücünde bir halde gözlemlediğimiz ve film boyunca sabit bir çekim ölçeğinde, tek bir kelime etmeyen ana karakter Paola’nın, kulak misafirliğiyle aydınlanan cinsel farkındalığı, tüm doğallığıyla izleyiciye de haz dolu bir sıçrayış yaparken, yönetmenin minimalist biçiminin, tüm bu seksüelliği dolaysız kılmak için tercih ettiğini hissediyoruz. Locarno Film Festivali’nde, dünyaca ünlü yönetmen Béla Tarr’ın düzenlediği atölyede filizlenen Paola Makes a Wish, küresel ölçekte hemen her kültürde sansür ve oto sansüre uğrayan cinsel keşif sohbetlerini filtresiz, abartısız, olaysız fakat büyük bir zevkle aktararak başka 8 Martların mümkünlüğünde, günün birinde 8 Marta ihtiyaç duyulmayacak bir gelecek hayalinde, şimdiki zamanın hayal gücünden sakınarak lüksleştirdiklerini üzerimize bir güzel boşaltıyor…
*7. Uluslararası Uşak Kısa Film Festivali kapsamında, filmin yönetmeni Zhannat Alshanova ile festival ekibinden Seren Topaloğlu’nun gerçekleştirdiği söyleşi;