karanlık çökünce aklına sataşanlardan muzdarip
dar sokakları dip köşe taramaktan usanmamış
ne bulacağını ummuş
var olmaktan öte bir şeyi yok ki miras kalacak
en iyi bildiği durmak öylece
bir de ihtimallere bıçak doğrultmak
saatlerce ayna karşısında
çirkinliğini sulamış
çağırmış olanca gerçekliği üstüne
“ben ölmüşlerim, siz dirilerinizle!”
yolunu uzun kollarını güçlü sanmış
aynısından başka yazgılarda da varmış
neden nasılların peşinde
iz bırakacak yenilgilere ramak kalmış
neye sarılacağına inanmış yalnız
tiz sesli vedasından başka bir şeyi olmayacak
kayıtlarda yer alacak
biraz daha yok olsun oldu olacak
nerede nasıl gömüldüğünün önemi yok
bazı şiirlerin
nerede neden diz çöktüğünün
zaten en başından yeniklerin
evladına yabancı olanlar
yaşama yordamına çelme takanlar var
şurada anlaşalım, düşüşlerin de numarası yok hayatta
kuyularda müebbet kalanlar var
“napalım yani yeniden mi doğuralım napalım”
gözlerini kaçırmasa
kalbi oradan görünmüyor, anlayacak
nahoş dizelerden başka şeyi yok savrulacak
biraz daha sussun oldu olacak
***
Görsel: Zoran Mušič (1990)