Tek Başına ya da Kayalıklardan Aşağıya – Aydın Saka

Yaşantım sayesinde hayâ sahibiyim. Bir zamanlar olduğu gibi hâlâ ödleğin tekiyim. Çünkü geçemem köprülerden bir de denize bakıp… birdenbire dönüverir başım, kararır gözlerim nedensiz… içine çeker beni deniz… vebali ağaç kovuğundaki güzelin boynunadır.

            Günahlarımın iyesiyle allayıp pullamıştım gençliğimi, başım hep yukarıdaydı. Ne zaman ki öğrendim dedelerimin ve ninelerimin danslarını, bıçak kemiğe dayandı. Anı ve hatıralar aynı gavur ölüsü, omuzlarıma yük bindiren.

            Bin yılda bir gelmeyeceğim Toprak Ana’nın mabedine ve şarkılar söylemeyeceğim. Söylersem de inadına detone olacağım… hem de dokuz yıl boyunca, defi bela kabilinden, Sangal’la. Dal budak salmış Arçura’nın ellerinde kahkahalarla fellik fellik karşılayacağım horozların ötüşünü. O vakitten sonra girye de bana hande de bana. Islak tavukların ıcığını cıcığını çıkartıp bir de üstüne jurnal edeceğim Alkarısı’na… tek başıma, ham ervahım.

            Yaşamak hak getire! Yine de ha deyince gelmeyecek ölüm. Yükte hafif, pahada ağır neşelenmek. Çıt çıkarmadan çürük tahtaya basarak… üzerinde ebempisiler. Bensiz cehennem hülyalarında palamarı çözmek isteyecek yaşayanlar… tasamın on beşi! Onları bekleyecek geride bırakacağım tin. Karşılarında sakalına soğan doğrayacak.

            Son tahlilde sözünü bal ile keseceğim Erlik’in. Tıka basa doldurup öfkemi, bağıracağım bangır bangır. Kayalıklardan oluşuyor longaz, işin içinde iş var!

            Tanıdık bir güzelin üflüğüyle döneceğim arkamı ve önce başım, sonra omuzlarım ve ardından da holtak ayak parmaklarım gözükecek… âdeti bulunsun diye ömür törpüsünün… iade-i itibar ihtiyat kaydıyla sağlanacak.

***

Çizim: Tek Başına ya da Kayalıklardan Aşağıya (2021) – İrem Herkeser

Bunu paylaş: