Rüya İkinci Yaşamdır – Batuhan Suiçmez

Gözlerimin önünde sallanan perdeler,

Gün ışığı vurunca ortaya çıkan kumrallık..

Damların üstüne güvercinler pinekler,

Akşamlar ise her şeyin aksine aydınlık.

Bir hayat görüyorum penceremden uzanan:

Akasyalar, söğütler, menekşeler;

Rengârenk bir şölen, hemen baş ucumda.

Bir başka hayattır bu, bilmem nereden.

-Başka bir hayat mıdır yoksa gerçek mi?-

Vakit olur sanırım ki kurtulurum sanrılardan,

Sonra vakit olur ki acı çeken bir surat her yanda.

Beni bu büyüleyen kimlerin afsunu,

Onu hangi eller, ne mahiretle yoğurdu?

Sabaha kalmamış vakit, yok artık,

Kurulmuş bir dar ağacıdır her sokak lambası.

Her gece asılır orada bana yabancı bir yalnızlık.

Yine de döner gelir insanlar yorgunluklarından,

Bir yaşlı adamındır o her gece koynunda uyur;

Bense gencim, bilmem bu sıkıntıları:

Yaşam yalnızca gölgeler içinde bir karartı.

O karartıdan bilmem ne şekil çıkarırım,

Kimi vakit bir güzel mi

Penceresinde bekleyen kilisenin,

Bekleyen, bekleyen ve yaşlanmayan;

– Yoksa bir kuruntu mu bu yaşam?

Rüya uyanamadığımız bir çırpıntı,

Dalgalarla durmaksızın boğuşan.

Tüm Tanrıçalar birdir, İsis ya da Meryem:

Tüm hiçliklerse tektir, geceyle çoğalır:

Boynumda bir günah aleti gibi taşıdığım gırtlağım

Demirden, donuk kelimeler döker kâğıda.

Mürekkeple, gözyaşıyla boğulur her sözcük;

Anlamsız bir fısıltı, bir çiziktirme olurlar:

Kendimi çıkarıp asarım bir sokak lambasına.

“Gece hem karanlık hem aydınlık.”

***

Görsel: Gecede (1943) – Marc Chagall

Bunu paylaş: