Neden Sol? – Onur Keşaplı

Neden Sol? *

Siyasi ideolojiler Sanayi Devrimi’yle birlikte ön plana çıkmaya başladığından beri dünyaya egemen olan güçler, içeriğinde eşitlik, barış, özgürlük, halkçılık ve sosyal adalet bulunduran sol siyasetten korkmuşlardır. Sol düşüncenin gelişimini durdurmak, yok etmek ve yok saymak için her şeyi yapmışlardır. Tüm dünyada kitleleri de bu yönde etki altına almaya çalışmışlardır.

Günümüzde ise özellikle Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Samuel Huntington ve Francis Fukuyama gibi akademisyenler öncülüğünde yeni bir söylem türemiştir: “Solun sonu geldi. Savaşlarla dolu dünya tarihi bitti. Bu sayede dünya barış ve huzur içinde.” Bu söylem ülkemizde özellikle ikinci cumhuriyetçiler tarafından benimsenmiştir. Bu düşünürlerin yarattığı etkiyle artık halkımız bile “sol ve sağ siyasetin olmadığını” söylemeye başlamıştır. Tüm bu görüşlerin aksine sol siyaset halen mevcuttur ve belki de en çok şu an gereklidir. Eğer dünyanın birçok ülkesi halen yarı-sömürge  durumundaysa, eğer dünya nüfusunun yüzde beşlik bir bölümü yeryüzü zenginliklerinin yüzde doksanına sahipse, eğer bazı topraklarda insanların içecek suları dahi yokken dünyanın bir başka ucundaki kişiler kendilerine özel uçaklar alabiliyorsa sol siyaset gereklidir. Eğer dünya savaş alanıysa, eğer sadece Irak’ta bir milyon sivil “demokrasi” uğruna öldüyse, eğer dünyadaki en büyük şirketler arasında silah şirketleri başı çekiyorsa sol siyaset olmak zorundadır. Ülkemizde asgari ücret sadece 400 YTL iken başbakan kalkıp yedi bin dolara geçinemediğini söylüyor ve sonrasında oğluna üç milyon dolarlık gemicik” alıyorsa sol siyaset acilen gerekmektedir. Eğer halkımızın büyük bir kısmı yoksulluk hatta açlık sınırındaysa ve bazı vatandaşlarımız 5 kuruş için tüm insanlık onurlarını ayakları altına alıp yalvarmaktayken bazı “sözde sanatçılar” saatte yüz binlerce doları gönül rahatlığıyla alabiliyorsa sol düşünce hayata geçmek zorundadır. İnsanoğlunun en temel haklarından olan sağlık ve eğitim eğer tüm dünyada kişiye ancak parası kadar sunuluyorsa kapitalist-liberal ideolojiler tümüyle başarısızdır ve yanlıştır.

Eşitsizlik ve adaletsizlik bu şekilde sürdükçe kimse neden suç, cehalet ve ahlaksızlık arttı diye şaşırmamalıdır. Cinsiyetler arası eşitliği bile tam anlamıyla sağlayamamışken kimse sınıflar ya da uluslararası eşitlikten söz edemez. Eğer 2008 yılında bu ülkede “Haydi Kızlar Okula” gibi sloganlar söylemek zorunda kalıyorsak ve siyasi partilerimizde “Kadın Kolları” gibi oluşumlara ihtiyaç duyuyorsak demek ki bizler daha hala kadını erkeğin karşısında tam anlamıyla eşitleyememişiz demektir. Eşitsizliğin olduğu yerde her türlü olumsuz olgu türeyebilir. Örneğin, dünyanın bir numaralı terör örgütü El Kaide’nin yüz yılı aşkın süredir emperyalistler ve onların maşası gerici diktatörler tarafından sömürülen Ortadoğu coğrafyasında türemesi tesadüf değildir. Dünyamızdaki bu ve benzeri tüm eşitsizlik adaletsizlik ancak ve ancak sol siyasi düşünceyle mağlup edilebilir. Çünkü sadece sol siyaset gerçekten halkçıdır, özgürlükçüdür, eşitlikçidir ve daima ilericidir. Sadece sol düşünce daha adil bir dünya için hakları uyutmak yerine uyandırmak için uğraşır.

Bizlerin sıkça karşılaşabildiği neden sol? sorusunun cevabı ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu kargaşa ortamıdır. Tüm topraklarda gerçekten eşit, adaletli, barış içinde, kardeşçe yaşayan bir insanlık oluşana dek SOL, her taraftaki ortaçağ zihniyetine ve sahip oldukları maddi güçten başka hiçbir şeyi düşünmeyen patronlara inat hep var olacaktır. Ulu önderimiz, tüm dünya tarihini insanlıktan-özgürlükten-eşitlikten yana değiştiren büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sözü tam anlamıyla geçerli olana kadar sol siyaset her zaman gereklidir ve var olurken hep haklı olacaktır.

*https://issuu.com/azizm/docs/edergikasim2007

Bunu paylaş: