Bumerang: Reichstag ‘Başarısı’

Genel seçimlere 6 gün varken; Almanya Parlamento Binası’ndan (Reichstag) alevler yükseldi. Zamanlama manidar. Hitler, azınlık hükümetiydi ve tek başına iktidar olmak istiyordu.

Yangını 24 yaşındaki komünist genç Marinus van der Lubbe ‘tek başına’ üstlendi. Oysa ki; araştırmalar Reichstag yangının çıkış yerlerinin binanın çeşitli bölgelerinde olduğunu gösteriyordu.

Yangın gecesinin öncesine gidelim;

Polislerin söylediğine göre, Normal şartlarda Hollanda’da yaşayan Marinus van der Lubbe; 12 Şubat’ta Alman komünistler tarafından kendilerine mücadele için bir bildiri gönderildiğini söyler. 18 Şubat’ta ise bu atılgan komünist genç, bildirideki çağrıya uyarak Hollanda’dan Berlin’e gelir ve 27 Şubat’ta yangını çıkarır. Ancak Alman kaynaklarına göre Almanya komünistlerinden Hollanda’ya herhangi bir bildiri gitmemiştir. Peki gönderilen bu bildiri nedir? Kimler tarafından gönderilmiştir? Bu soruların cevabı hala bilinmemekle birlikte, bu yangın Hitler’e ulaşılması zor bir güç vermiştir.

Olay sabahına bakıldığında hemen olay yerine intikal eden Alman faşistleri Adolf Hitler, Joseph Goebbels, Hermann Göring ve Wilhelm Frick yangın alanına gelerek orayı miting alanına çevirmişlerdir. Ve hiçbir komünistin ve komünist yöneticinin olay yerine yaklaşmasına izin vermemişlerdir.

Hitler o sabah şu konuşmayı yapmıştır;

“Artık acımak yok! Kim yolumuza çıkarsa kafasını keseceğiz. Alman halkı artık merhamet göstermeyecek. Her komünist görüldüğü yerde vurulacak. Komünist milletvekilleri de bu gece asılmalıdır. Bu ülkede komünizm ile ilgili ne varsa yerle bir edilecektir.”

Herman Göring ise yangın ile ilgili görüşlerini Hitlervari bir üslup ile;

“Bu komünist isyanın başlamasıdır ve devam edecek gibi gözükmektedir. Bir dakika bile gecikmemeliyiz!” şeklinde ifade etmiştir.

Evet, dedikleri gibi bir dakika bile gecikmedirler!

Reichstag Yangını Yasası çıkartılarak yürürlükteki Weimer Anayasası kaldırıldı. Bu yasa ile Almanya’da demokrasi ve insan hakları askıya alınmış oldu. Hitler’in partisi NSDAP bu yangını komünistlerin çıkarttığını haykırarak sosyal demokrat ve komünist partilerine karşı cadı avına çıktı. Polislere sebep göstermeksizin gözaltına alma yetkisi verildi. Kısa sürede 100 bin Alman Komünist Parti üyesi tutuklandı. Alman entellektüelleri, aydın yazarları ve gazetecileri bir bir tutuklandı. Partiye yakın medya tümden kapatıldı.

21 Eylül’de Marinus van der Lubbe’nin yargılanmasına başlandı. Mahkemeye getirildiğinde bitkindi ve konuşmaya mecali yoktu. Lubbe mahkemede “Evet” veya “Hayır” kelimeleri dışında hiçbir kelime kullanmadı. Adeta hipnotize edilmiş gibiydi. Zehirlendiğini, ilaç verilerek bu hale getirildiğini iddia edenler hakkında da soruşturmalar başlatıldı. Lubbe ise 10 Ocak 1934 yılında idam edildi.

Lubbe’un mahkemeye getiriliş anı.

Lubbe’un yargılanma anı.

Tüm Alman aydınları bu yangının Naziler tarafından seçim hilesi olarak çıkarıldığını belirtmişlerdir. Yapanların da yargılayanların da kendileri olduğunu ve atılgan delikanlı Marinus van der Lubbe’un günah keçisi ilan edildiğini savunmuşlardır.

Ve evet, NSDAP tek başına iktidar olmuştu.

Toplanma kamplarının ilk nüveleri bu yangın ile atılmış oldu. Nazi Almanyası dünya tarihini baştan yazdı.

Nazi Almanyası döneminde 20 binden fazla toplama kampı kurulmuştur. Toplama kamplarında katı milliyetçi Almanlar dışındaki herkes esir alındı. Bütün komünistler, sosyalistler, sosyal demokratlar, Romanlar, Polonyalılar, Yehova Şahitleri, Yahudiler, eşcinseller, engelliler…

Toplama kampları bir süre sonra Hitler’in “Nihai Çözüm” olarak isimlendirdiği imha kamplarına dönüştü. Bu imha kamplarında yaklaşık olarak 11.000.000 (11 milyon) insanın canına kıyılmıştır.

Karşılatırma için birkaç rakam; Yunanistan’ın anlık resmi nüfusu 10.741.165, Portekiz’in 10.291.027, İsveç’in 10.223.505, İsviçre’nin 8.508.904, Finlandiya’nın 5.522.015, Norveç’in 5.323.933…