Pearl Jam, 6 yılı aşkın sessizliğini nihayet bozdu ve Gigaton isimli yeni albümlerini 27 Mart’ta yayımlayacaklarını açıkladı. Albümün dün yayımlanan Dance of the Clairvoyants/Kâhinlerin Dansı şarkısının deneysel, “melodikıran” denebilecek doğasının, grubu başından beri severek takip edenleri düş kırıklığına uğratmamak bir yana müzik aracılığıyla kurulan karşılıklı sevgiye ve iletişim köprüsüne gençlik iskiri aşılayacağı bile söylenebilir. Bu iddialı cümleleri kurabilmemizin sebebi bizlerin de grubu 1991’de yayınlanan ilk albümleri Ten (hatta öncesinden, Temple of the Dog grubundan beri) zamanından beri tam da bu yüzden, soundlarını değiştirmekten, yeni yollara sapmaktan hiç çekinmedikleri için sevmiş oluşumuz. Soundlarının dinleyicileriyle ilişkilerini bir anlamda riske atacak şekilde sürekli değişmesi elbette bir yandan da o ilişkinin samimiyetini, gücünü sürekli güncelledikleri, diri tuttukları anlamına geliyor ki bu her şeyden önce müziğe ve dinleyicilerine duyduğu saygıyı gösteriyor. Grubun bas gitaristi Jeff Ament de Dance of the Clairvoyants şarkısının deneme ve samimi işbirliğinin mükemmel bir bileşkesi olduğunu, yaratıcı şekilde bir takım yeni kapıları açtıklarını ve bunun heyecan verici olduğunu söylemiş.
Grubun sosyal medya hesaplarında açıkladığı tanıma göre “gigaton” bilimcilerin Grönland ve Antartika’da bulunan dünyanın en büyük buz tabakalarının yaşadığı buz kaybını ölçmek için kullandıkları, 100 milyon filin ya da 6 milyon mavi balinanın ağırlığına denk gelen bir birim. Albüm de zaten denizdeki bir buzul görseli ve üzerinde grubun isminin yazdığı kırmızı bir kardiyogram ile duyurulmuştu. Pearl Jam üyelerinin yaban hayat sevgileri kariyerleri boyunca izlenebilir. Son yıllarda başta iklim değişikliği olmak üzere gündemden haklı olarak düşmeyen yeryüzü krizleri doğal olarak şarkılarına ve sözlerine yansıdı. Örneğin 2017’de Rock and Roll Hall of Fame’e dâhil edildikleri törendeki konuşmasında solist Eddie Vedder, iklim değişikliğinin çok ciddi bir sorun olduğunu ve gelecek nesilleri düşünerek çözmek için elimizden geleni yapmamız gerektiğini söyledi. Gigaton ile ilgili görsellerde buzula bir kardiyogramın eşlik edişi, grubun iklim değişikliğiyle ilgili bazı bilgileri paylaşmasıyla da birlikte bir müzik albümü için fazlaca dramatik, didaktik bir hava yaratır göründü gibi olduysa da Dance of the Clairvoyants şarkısının kuzey ışıkları (aurora borealis) görseliyle yayımlanması bu atmosferi güçlendirerek kırdı. Doğanın sunduğu en olağanüstü güzelliklerden olan kuzey ışıkları ve şarkının videosunda yer alan diğer doğa manzaraları, yeryüzü yıkımlarına dur diyebilmek için önce böylesi güzelliklerin, yaşam zenginliğinin farkına varmak gerektiğinin altını çizer gibi. İçinden örneğin yok oldukları takdirde insanlığın da kısa sürede yok olacağı söylenen arıların da geçtiği video, sürekli bir melodiye evrilmeyen elektronik tınılarıyla şarkının bir bakıma doğada yaşanan krizlerin ve şenliklerin soundtracki olarak da algılanmasına neden oluyor gibi.
Grubun gitaristi Mike McCready ise Gigaton hakkındaki görüşlerini “Bu albümü yapmak uzun bir yolculuktu. Zaman zaman duygusal olarak karanlık ve kafa karıştırıcı ama aynı zamanda müziksel bir kefarete giden heyecan verici ve deneysel bir yol haritasıydı. Gigaton’da grup arkadaşlarımla birlikte üretmek sonuç olarak bana bu zamanlarda insanlar arasında iletişime olan ihtiyaç konusunda daha yüce bir sevgi, farkındalık ve bilgi verdi” diyerek paylaştı.
Grubun 11. stüdyo albümü olan Gigaton, Grammy ödüllü Lightning Bolt albümünden 6,5 yıl kadar sonra yayımlanacak olsa da aslında bu uzun süre boyunca grubun dinleyicilerinden uzakta olmadıklarını da belirtmeli. Amerika, Avrupa ve Latin Amerika’da hemen her yıl turneye çıktılar, bu konserlere gidemeyenler için Youtube’da sayısız konserin tam olarak yayımlanmasına ses etmediler, başta solistleri Eddie Vedder, Bob Marley’in Redemption Song’undan The Smiths’in The Light That Never Goes Out’una kadar pek çok şarkıyı coverladı. Mart 2018’de ise 5 yıl aradan sonra ilk yeni şarkıları Can’t Deny Me yayımlandı. Gigaton’da yer almayan, yoksulların sesi olarak da görülebilecek bu şarkı kariyerleri boyunca açıkca siyasetle ilgilenen Pearl Jam’in Trump’ın başkan olduğu Amerika gerçeğine verdikleri tepkiydi bir bakıma.
Pearl Jam 2020 turnesine 18 Mart’ta Toronto’da başlayacak. Pearl Jam Türkiye’ye en son, henüz ülkemizi dünyaca ünlü grupların pek ziyaret etmediği yıllarda, 1996’da gelmişti. Gigaton turunun 23 Haziran’da Frankfurt’ta başlayacak Avrupa ayağına umuyoruz ki Türkiye de dâhil edilir.
Özgür Keşaplı Didrickson
***
Fotoğraf: Paul Nicklen,SeaLegacy