Yazılama – Gökhan Baykal

Yazılama* 

Bazı konularda haklı çıkmak pek hoşuma gitmiyor sevgili dostlarım, geçen ay yazdığım yazıya bakınca sanki kâhinlik yapmışım da tahminlerim doğru çıkmış gibi. Ülkenin gidişatının iyi olmadığından ve ayrımcılığın önünün alınamadığından ve benzeri mevzulardan bahsetmiştim ve dediklerim çıkmaya başladı.

Eşcinsellik için yaptığı çağdışı söylemiyle bu yazımın birinci sırasını Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf alıyor, alkışlarınızla… Sayın  bakan biraz fazla coşmuş gibi geldi bana, neymiş efendim “eşcinsellik hastalıkmış ve tedavi edilmesi gerekiyormuş” yürüyün be sayın bakan kim tutar sizi. Cinsiyet ayrımcılığı mı dersiniz yoksa faşist bilinçaltının dışa vurumu mu dersiniz bilemiyorum lakin bulunduğu makamın hakkını tam vermeye çalışıyor sayın bakan. Çünkü mevkisi belli Kadın ve Aileden Sorumlu, malumunuz Türk aile yapısında eşcinselliğe yer yok, kadınsanız ancak erkeklerle, erkek iseniz ancak kadınlarla ilişki kurabilirsiniz demek oluyor bu. Yani sevişeceğiniz kişiyi ilk başta sayın bakanın onayından geçirmek gerekiyor, anlayacağınız; bürokraside son nokta…

Hükümetin güzide patronu Sayın RTE de geçtiğimiz ay medya patronlarına “maaşını sen veriyorsun sana bu dükkânda yer yok diyeceksin” diyerek muhalif gazetecilerin kovulması için gözdağı verdi. Bu nasıl bir izandır ya? Ne demek maaşını sen veriyorsun da sen kovacaksın, oldu anasını satayım gazetecileri de aradan çıkartalım, bütün muhalifleri tek tek sessizleştirelim de rahatlayalım, ne güzel ne kadar örnek alınası bir davranış. Tebrik ederim sizi Sayın RTE. Devam edin herkesi susturmaya, durmak yok yola devam hesabı…

Bir de Sayın RTE milletin cebindeki sigaraları aşırıyor, zaten millete üç kuruş para veriyorlar, garibanlarında tek eğlencesi sigara ama onu da RTE’ye kaptırıyorlar. Komik bir ülke olma yolunda ilerliyoruz. Cebinize hâkim olun sevgili arkadaşlarım, uslu bir çocukken RTE gelip cebinizdeki sigaraları aşırabilir.

Yazımın sonuna doğru yaklaşırken benim için çok üzücü olan bir olaydan bahsetmek istiyorum. Ülkemizin en güzide üniversitelerinden olan benim de mensubu olduğum Anadolu Üniversitesi’nden Özel Güvenlik Birimi (ÖGB) terörü yaşandı. ÖGB’ler okul içinde afiş asmak isteyen öğrenci arkadaşlara taşlarla ve coplarla saldırdılar ve birkaç arkadaşı hastanelik ettiler. Üniversite içindeki vazifeleri öğrenciyi korumak olan ÖGB’ler nerden ve nasıl bir emir aldıysa öğrencileri dövmek için can atıyorlar. Üniforma meraklısı faşist ruhlu kişiler arasından özenle seçilen ÖGB’ler copu da kaptıkları gibi başlıyorlar öğrenciyle cenk etmeye. El insaf, yazıktır, günahtır, ayıptır yahu… Biz oraya okumaya geliyoruz dayak yemeye değil. Üniversite ortamı her türlü fikrin tartışılıp değerlendirildiği yerdir, ben üniversitede bile fikrimi açık seçik söyleyemiyorsam içine edeyim böyle eğitim sisteminin, böyle üniversite yönetiminin, böyle yönetim anlayışının…

Bana her zaman sövme şansı tanıyacak olaylara imza attıkları için sayın devlet büyüklerimin ve yöneticilerimin ellerinden öpüp saygılarımı sunuyorum.

*https://issuu.com/azizm/docs/ederginisan2010

Bunu paylaş: