ne yazdığımı anlaman*
ne yazdığımı anlaman olsa olsa
bir edebiyat sorunudur senin için aklın ermez
kalemin ortaçağında kalmış üç hece eksik
beş nakarat fazla
seni piramitlerin raflarına kaldırmalı ra’nın yanına
sokaktan çekmişsin elini ayağın işine gelmediği için hep gider geri
gördüğünü de zannetmem en önde içini boşaltan sensin düşünmenin güldürüyor beni
insanların danışıklı dövüşleri
kalabalık görüyorum tadı kaçan dizeleri boşuna dolduruyorsunuz diyemem
ama aklınızı boşa dolduruyorsunuz di’li zamanların hepsi
sizin gibi
suya sabuna dokunmayanlardan armağan
estetik
bir ekmeğin sekiz dilime bölünüp sekiz karnı doyurabilmesi
estetik bir ekmeğin kavgası çocukların aç kaldığı dünyanın estetiğine tüküremiyorsan
çanak tutuyorsun
fil dişi kulelerinden seslenen yeni nesil ağustos böceklerine
reddediyorum bildiğiniz tüm dilleri sözlüklerde aramıyorum yaşamanın anlamını
tam da ortasındayım kanamanın güneş gözlüklerini çıkarmadan anlatamazsın güneşi
diyorsam utan
-mıyorsan
sözcük tasarrufu yap belki daha az zarar verip
ayrılırsın