Linç…*
Fazıl Say’a yapılanların tek bir adı var: Linç.
Tüm dinci gerici, ırkçı faşist odaklar ve bunların oluklarından yemlenen yayın organları ağız birliği etmişler, Fazıl’ı yok etmek istiyorlar.
Hadlerini bilmeyen bu aymazlar sürüsü, önce yaptığı müziğe saldırdılar. Hayatlarında klasik müzik ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan kara cahillerden tutun da, müziği bildiğini söyleyip, ağzını açtığında cehaletine tanık olduğumuz tüm kişilikler aynı şeyi yaptılar.
Her zamanki gibi orta yolcular da bu kervana katılanlar arasındaydı. “Adam sanatçı kardeşim tamam ama dili çok sivri”
Arabesk tartışmalarını anımsarsınız.
Neredeyse eli kalem tutan herkes bu konuda ahkâm kesti.
Toplumun bedenini kuşattığını bildiğimiz arabesk yaşam, yazılanların ruhuna işlemişti sanki.
Kendine ‘aydın’ denilenlerin arasından “Orhan babacılar”, ”Müslümcüler”, “Kibariyeciler” kafalarını kaldırdılar.
Klasik müzikle arabeski kıyaslamanın bir cahillik olduğunu böylelikle anlamış olduk!
Bu tartışmanın yalın bir düzlemde sürdürülmesi elbette doğru olanıydı. Ama öyle olmadı.
Murat Bardakçı denen ‘her şeyi bilen’ bir yandaş, ekranlardan en saygısız biçimiyle ağzına gelini söyleyince ‘bardak taştı.’
Eee dilin kemiği yok.
Kimsenin de birkaç yandaş bağırıp-çağırıp karalama kampanyası sürdürüyor diye susacak durumu yok.
Olan oldu.
Tartışma rayından çıktı.
Serbest atışlar sanal ortamlara taşındı.
Hakaretler, küfürler, tehditler ardı ardına geldi.
Oysa Fazıl Say’ın bir derdi vardı ve bunu hiç kimse anlamak istemiyordu. “Ülkemde ürettiklerimi insanlarımla buluşturma kanalları kapatılıyor. Kültür Bakanlığı bana karşı bir düşmanlık geliştirmiş durumda. Dünyayı dolaşıyorum ama kendi ülkemde sahne bulamıyorum.”
Bu gerçek hep ötelendi, üstü örtüldü.
Bu durumdan utanması gerekenler seslerini bile çıkarmadılar.
Kültür Bakanı en zavallı biçimiyle çaresizliğini ifade ederken bile Fazıl’a saldırmaktan geri durmadı.
Hepimiz hayatın her alanında olduğu gibi sanal ortamlarda da düşüncelerimizi paylaşıyoruz, tartışıyoruz.
Ülkem, İnternetteki bazı sosyal medya ağlarını kullanmada ilk sıralarda yer alıyor. Alandaki AKP denetimine, yasağına, sansürüne karşın kullanım dağ gibi büyüyor. Twitter üstünden Fazıl Say’a atılan Ömer Hayyam dörtlüğünü Fazıl paylaşınca, ortalık karıştı.
Gericilik top yekûn ayağa fırladı.
Liberaller de bu hanımların-beylerin kuyruk sokumlarına eklendiler. Böylelikle oluşturulan cephe, işi savcılara ihbar etmeye kadar götürdü.
Söz konusu dörtlük dinci gericiliğin, yobazlığın damarına bastığı gibi AKP savcılarının da damarına basmış olmalı
“Irmaklarından şaraplar akacak’ diyorsun Cennet-i alâ meyhane midir?
Her mümin’e iki huri’ diyorsun Cennet-i alâ kerhane midir?”
Bu satırların yazarı İranlı şair, filozof, matematikçi ve astronom Ömer Hayyam 18 Mayıs 1048 doğup, 4 Aralık 1131 ölüyor.
Şiirlerinin Türkçede baskıları yapılıyor, toplumca okunuyor, konuşuluyor, akıl açıcı zeki dörtlükleri dost meclislerinin ve edebiyatçıların dilinde çoğaltılıyor.
Yüzlerce yıl sonra Fazıl Say, söz konusu dörtlüğü paylaşınca DİN DÜŞMANI ilan ediliyor.
“Muhafazakârlık mı, nerde hani, yok öyle bir şey” diyen yurttaşlar, işte size somut örnek.
Şimdi 21.yüzyılın Türkiye’sinde Fazıl 1,5 yıl ile yargılanıyor. Toplum susuyor.
Durumu yargıya taşıyan yandaşlar kıs kıs gülüyor. Elbette son gülen iyi gülen olacaktır.
Ama bu ülkenin aydınlanma damarını, bu damarı sahiplenen aklı yitmemiş insanlığını öyle yargılarla, cezalarla filan korkutacaklarını sananlar aldanıyorlar. Bağırıyorsunuz, hakaretlerle tehditler savuruyorsunuz diye susmaya hiç niyetimiz yok.
Fazıl Say bu ülkenin alnı ak uluslararası bir yaratıcısıdır ve ona sonuna kadar sahip çıkacağız.
Ömer Hayyam’ın dörtlüğüne tahammül göstermeyen zebaniler ve linç seviciler, algı yetilerini sınamak için, aşağıdaki dörtlükleri de bu anlamda yeniden okusunlar isterim.
“Tanrı bizi çamurdan yarattığında, Biliyordu bu dünyada ne işimiz olacak. İşlediğim günahlar hep onun emriyledir, O halde cehennemde beni niçin yakacak?
İsyan edip karşında duracağım, neredesin? Karanlığı, ışığa yoracağım, neredesin?
İbadete karşılık cenneti alacaksam,
‘Bağış mı ticaret mi’ diye soracağım, neredesin? Kör cehalet çirkefleştirir insanları.
Suskunluğum asaletimdendir.
Her lafa verecek bir cevabım var elbet, Lakin bir lâfa bakarım laf mı diye,
Bir de söyleyene bakarım adam mı diye.”
Fazıl Say’a Destek Girişimi (İmzalar için: sercan.aycan@andante.com.tr)