Hey Sen! Ne Yapmak İstiyorsun Bu Hayatta?*
Yeni şeyler üretmek için her an okuduğunuzu, yazdığınızı, izlediğinizi, düşündüğünüzü, düşlediğinizi, farklı ortamlarda çeşitli insanları gözlemlediğinizi, bazen hiçbir şey yapmadan sadece dinlendiğinizi, her şeyi dinlediğinizi, uyurken bile ürettiğinizi gördüğünüzü, uyandığınızda hiçbir şeyin değişmediğini düşünün… “Belki hemen değil ama daha sonra mutlaka” diye yeni başladığınız işinize gittiğinizi, olmak istediğiniz yerle olduğunuz yer arasında mesafeler olduğunu fark ettiğinizde bile gülümsediğinizi, hayatın tadını çıkarmaya çalıştığınızı, yapamadığınızda sevdiklerinize ve kaleminize sığındığınızı hayal edin…
“Ben O’yum” dediğini duyar gibiyim. Ne mutlu ki, hiç tanışmasak da, birbirimizin kalbine dokunabiliyor, ruhumuzdaki ortak noktaları keşfedebiliyoruz kelimeler sayesinde. Peki, biz neden bir araya gelemiyoruz? Çeşitli sebepleri var bunun. Tanışmıyoruz, tanışsak bile cesaret edemiyoruz, cesaret etsek de bir süre sonra kimyamızın uymadığını fark ediyor, nazikçe “hoşça kal” diyoruz (veya bazen de hiçbir şey söylemeden çekip gidiyoruz birbirimizden) ardından üretmek fiili sadece bir heves olarak oturuyor içimizde bir yerlere.
“Hep de olumsuz olmayacak ya” dediğini duydum. Elbette, ben de öyle düşünmüştüm zaten. Nasıl kurulurdu yoksa en basiti, ortaklıklar? Para, güç, mevkii dışında da insanları bir arada tutan bir şeyler illa ki olmalı. Sevgi değil sadece. “Çıkar” kelimesi beni korkutuyor, ama ne yalan söyleyeyim, çok da doğru. Lisedeyken “hepimiz çıkarcıyız” demiştim bir arkadaşıma. “Sen bana çıkarcı mı diyorsun?” diye sormuştu. “Hepimiz” diye cümlemi tekrarlayacak olmuştum. Ertesi gün sıralarımızı ayırmıştı, ondan sonraki haftada selam vermeyi kesmişti. Evet, insanları bir araya getiren birçok şey var. Sen de ben de üretmek istiyoruz, herkesin “tüketim toplumu” diye nitelendirdiği ülkemizde böyle bir şey istemek hayalperestlik aslında.
Sen ne yapmayı düşünüyorsun? Ben cümlelerime hayat verip; sosyal farkındalık projelerinde çalışmak istiyorum. Hani şu “isimsiz kahraman” diyen insanlardan biri olmak, en büyük hedefim, idealim, isteğim. Ama inan “kahraman” olup olmamak umurumda bile değil, çünkü iyi bir şekilde kullanmak istiyorum en büyük gücüm dediğim kalemimi, klavyede yazdığım için parmak uçlarımı. Böylece eğitim, adalet, sağlık gibi “ülkemin kanayan yaralarına” merhem olmak istiyorum. Çocuklar için, engelliler için, yaşlılar için kısacası herkes için yazmak istiyorum. Doğru-ilkeli-güvenilir kurumlarda sağlam işlere destek olursam manevi anlamda kalemimin insanlara ulaştığını görünce mutlu olacağım.
Sen ne istiyorsun sahiden? Eğer iyi bir insansan, gerçekten adaletli, sağlam, dürüst işler yapmak istiyorsan mutlaka sesini duyan birileri mutlaka çıkar. Yeter ki, duyurmasını bil! Her zaman böyle kötü gitmeyecek, güven bana. Öfke, hırs, gurur, para, mevkii günümüzde geçerli olan kelimeler ama sen iyi insan ol, bırak enayi desinler, en azından vicdanın rahat olur. Öyle değil mi? En azından ben böyle düşünüyorum, peki ya sen? Sen ne düşünüyor, düşlüyorsun?