Belki de cumhuriyet tarihinde faşist olabilmek için, şiddet, baskı yöntemlerinin üzerinde sosyo-ekonomik boyutlarla da en çok çaba sarfeden iktidarın, 11 yılı aşan kanlı diktası boyunca, faşizmi başka yerlerde aramaya özen gösteren liberal solumsular yüzünden bu ülkenin katıksız gericileri, kincileri, sağcıları, ODTÜ örneğinde zirve yapacak şekilde sosyalistlere, devrimcilere, direnişçilere “faşist” nitelemesi yapabilir hale gelmişlerdir. Faşist bile olamayacak kadar ilkel bu zihniyetin saf kötülüğünü ancak ölümlerden sonra keşfedebilenlerin öz eleştiri yapmadan Direniş’e el koyup liberalleştirme çabaları da tükenmiştir. AKPyi her eleştirdiğinde denge üzerine kurulu boş demokratlıklarıyla muhaliflere de aynı oranda eleştiri getiren vasat yazarların kültürel hegemonyasını kırmak zorundayız. Siyasal İslamla birlikte insanlık tarihinin en karaktersiz ve tutarsız ideolojisi olan liberalizmin ülkemizdeki örnekleri, bireysel özgürlüğü savunmak gibi basit bir temeli bile kaldıramayacak hale gelerek bundan böyle sokaklarda, çimlerde, kumsallarda ve hatta sofralarda içki içebilmek gibi kendilerinin de paylaştığı bir özgürlüğe bile omuz veremeyecek noktadadırlar. Gezi’deki canlardan sonra Ahmet Atakan’ı da katleden kanlı tiranlık, 11 yıldır(ve öncesinde) bu karanlık zihniyete az yada çok, öyle veya böyle destek verebilmiş isimler sayesinde ayaktadır. Bizler bu akşam ve önümüzdeki süreçte sokağa çıkarak, sokağa çıkmak gibi bir sosyalliği olmadığı için herkese bunu dayatan gericiliğe karşı savaşım verirken, muhalefetin Direniş’e, Direniş’in Devrim’e evrilmesi için safları doğru isimlerle sıklaştırmamız ve iktidarı alaşağı edecek bir örgütlenme modeline gitmemiz gerektiğini hatırlatıyoruz. Direniş Kazanacak!
Azizm Sanat Örgütü