William Shakespeare’in 1606 yılında kaleme aldığı Macbeth, yazarın olgunluk dönemi eserlerinden biridir. Shakespeare ve Macbeth’i ayrı kılan ve yazılışının ardından dört yüz sene geçmesine rağmen ayakta kalmasını sağlayan durumun, yazarın insana ait his ve psikolojiyi türüne ender rastlanır bir gerçeklikte ele almasında yattığını söyleyebiliriz. İnsanın özünü en iyi şekilde kavrayan ve bunu yansıtan Shakespeare’in, özellikle Macbeth’te çizdiği karakter tamamen gerçek bir insanın vücut bulmuş halidir. Macbeth, içinde iyi ve kötüyü aynı anda barındıran, sadakat ve güç arasında kalan fakat yükselme hırsının tüm bu duruma galip geldiği bir karakterdir. Birinci sahne ıssız bir kırda gök gürültüsü ve şimşekler eşliğinde üç cadının belirmesiyle açılır. Ardından İskoçlarla Danimarkalılar arasında geçen savaşta önemli başarılar elde eden Macbeth ve Banquo’nun cadıları fark etmesi ve cadıların Macbeth’i üç farklı kehanetle selamlaması ile devam eder. Cadılar Macbeth’i Glamis Beyi, Cawdor Beyi ve yarının kralı olarak selamlar. Duydukları karşısında şaşkınlık ve meraka düşen Macbeth için ilk iki kehanet çabucak gerçekleşir. Fakat Macbeth’in aklı üçüncü kehanettedir. İşte burada bir iç çatışma başlar. Kuzeni kral Duncan’a sadakati ve politik hırsı arasında ikileme düşen Macbeth, kral olma yolunda giderek karanlıklaşan bir düzlemde ilerlemeyi seçer. Shakespeare’in gizemi tam da bu anda devreye girer. Macbeth’in hislerinin gerçekliği okuyucuyu ister istemez onunla bir bağ kurmasını sağlar. Öz bilinci oldukça güçlü olan Macbeth, ileriye yönelik atacağı her adımın onu ne tür bir sonuca vardıracağının bilincindedir. Macbeth’in kral olma yolunda attığı adımlarda somut etkisi göz ardı edilemeyen Leydi Macbeth ise onun karanlık tarafının bir yansıması olarak var olur.
Macbeth’in kral olma yolundaki mücadelesini kendi yarattığı yeni bir dille var eden Shakespeare’in tragedya türüne giren bu tiyatrosu en kısa tragedyasıdır. Diğer tragedya türünde yazdığı eserler gibi nazım (şiir) şeklindedir. Oldukça yüklü betimlemeler barındıran eserde Shakespeare’in betimlemelerinin kaynak noktasının doğa ve doğa olayları olduğu net şekilde fark edilir. Doğa üzerinden ilerleyen betimlemelerinde tezat sanatına sıklıkla yer vermiştir. Gece-gündüz, karanlık-aydınlık, yeryüzü-gökyüzü temelli benzetmelere rastlanır. Bu betimleme gücüyle epik bir anlatım çizen Shakespeare, aynı zamanda akıcı üslubu sayesinde olayların işleyişinde merak uyandırarak sonuca bir an önce varma isteği uyandırır. Son olarak Macbeth’in kendine has bir rengi olduğunu söylemek doğru olacaktır. Başlangıcında isli ve karanlık bir renge sahip olan metin, gelişen olaylarla kendini karanlık bir kızıllığın içine bırakır.
İş Bankası Yayınları – Hasan Ali Yücel Klasikleri Dizisinden çıkan Macbeth aynı yayınevinde 15. Baskısı ile okuyucusuyla buluşmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümünde Shakespeare dersleri veren Prof. Dr. Cevza Sevgen’in, Macbeth’in ön bölümünde yer alan Shakespeare ve Macbeth üzerine kaleme aldığı giriş bölümü ise Shakespeare ve Macbeth ile ilgili aydınlatıcı bilgiler vermesi yönünden oldukça önemlidir. Bununla birlikte Shakespeare’i okurken muazzam bir keyif almamızı sağlayacak derecede özenle Türkçeye çeviren Özdemir Nutku, Sabahattin Eyüboğlu ve Talat Sait Halman’ı minnetle anmak boynumuzun borcudur.
Gülbike Yıldırım