Dadaizm ve Şiir – Selin Gündüz

Dadaizm ve Şiir*

İnsan aklına, ideallerine, pozitif bilime, güzel duygulara ve güzel sanatlara karşı duyulan yüksek inanç, 1. Dünya Savaşı’nın bombardımanıyla altüst olmuştu. Doğa bilimlerinin ve sosyal bilimlerin hegemonyası altına giren insan düşüncesi, bilgi dağarcını genişleterek kendi varoluş gerçeğini bulacağına dair naif rüyadan sert bir tokatla uyanmıştı. Bu yanılsamanın fark edilmesiyle 20. yüzyıl Batı düşüncesi büyük bir bunalımın eşiğine gelmişti. Yaşanan korkunç savaşların doğal bir sonucu olarak tüm bu vahşetin mimarı olan insan aklının sağlığı sorgulanmaya başlanmıştı. Bu sorgulamanın uzantılarından biri de güzel sanatlar algısını tersine çeviren Dadaizm idi.

Dadaizm, Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Jacques Magnifico, Marcel Janco ve Emmy Hennings’in aralarında bulunduğu bir grup genç sanatçı ve savaş karşıtı 1916 yılında Zürih’te, 1. Dünya Savaşıyla birlikte yüzyılın çelişkilerinin patlak verdiği bir sırada, ideolojik ve estetik baskılara bir tepki, geleneksel sanatı bütünüyle yadsıyan bir başkaldırı olarak ortaya çıktı. Kamuoyunu şaşkınlığa düşürmek ve sarsmak istiyorlardı. Yapıtlarında alışılmış estetikçiliğe karşı çıkıyor, burjuva değerlerinin tiksinçliğini vurguluyorlardı. Toplumda yerleşmiş anlam ve düzen kavramlarına karşı çıkarak dil ve biçimde yeni deneylere giriştiler.

Rumen asıllı Fransız şair Tristan Tzara’nın çıkardığı “DADA” adlı dergi herkesin katkısıyla yayımlanıyordu. Bu dergide Dadaizmin öncüleri ses şiiri, anlam dışılık şiir ve şans şiiri adını verdikleri yeni şiir biçimlerini denemeye başladılar Fransa’nın en önemli yazarlarının katılımıyla kadro genişledi. Dadaya ilgi gösterilmeye başlanmıştı.

Tamamen rastlantılara dayalı ve geleneksel yazın kurallarının dışında bir edebiyat anlayışı geliştiren Tzara, şiirlerini gazeteden kesilen sözcükleri bir şapkada karıştırıp rastgele çekerek oluşturmuştur. Tzara, şiirin birilerinin yaptığı tanıma göre yazılmayacağını ve hayatta değer verdiğimiz çoğu soyut kavramın anlamını yitirdiği, kuralları haline geldiğini savunur.

DADAİST BİR ŞİİR YAZMAK İÇİN

Bir gazete alın

Makas alın

Bu gazetede şiirinize vermeyi tasarladığınız

Uzunluğa sahip olan bir makale seçin.

Makaleyi eşit parçalar halinde kesin.

Daha sonra bu makaleyi meydana getiren kelimeleri özenle kesin

Ve bir torbaya koyun.

Yavaşça karıştırın

Daha sonra her kupürü peş peşe

Torbadan sırayla çekin.

Olduğu gibi yazın

Şiir size benzeyecektir.

İşte siz “çekici bir duygusallığı olan-her ne kadar halk tarafından anlaşılmaz ise de- son derece değişik bir yazarsınızdır.”

Dada hareketinin bir diğer önemli özelliği, sürrealizmin önünü açması ve hatta temellerini atmasıdır. Dada hareketinin içinde yer alan pek çok sanatçı daha sonraları sürrealist veya fütürist hareketler içinde etkili olmuştur.

60’lı ve 70’li yıllarda gelişen hippi hareketlerine de ilham kaynağı olan Dadaizm ne yazık ki Türkiye de hiçbir etki yapmamış denilebilir. Türk şiirinde, Mümtaz Zeki Taşkın ile birlikte şöyle bir görünüp kaybolmuştur. “Şüphe, inançsızlık ve inkârın sonucu” ortaya çıkan Dadaizmin Türk şiirinde ve sanatında rağbet görmeyişini, Turgut Uyar şöyle izah eder: “Dada, çökmüş, yozlaşmış Batı Avrupa’nın son entelektüel çırpınışı. Boşa da gitmemiş üstelik sürrealizmin özbeöz anası olmuş. Dada, Türkiye’de hiçbir zaman olmamış, olması imkân dışı bir değerler sisteminin karşısına dikilmiş bir akım”. Mümtaz Zeki Taşkın’ın yapıtlarında Dada esintileri kuruluş ve biçim yönündendir. Taşkın’da her şeyi yıkma merakı yoktur.

Bir zamanlar onurlu bir slogan vardı: “Sanat öldü yaşasın Dadaizm!”

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi108

Bunu paylaş: