I
Aslında sıkıldığım yoktur,
vallahi yoktur.
Arada bir
göğü basık görürüm herkes gibi,
herkes gibi bakıp görmekten sıkılırım.
Gözlerimi alsam, derim,
alıp da yaldız yaldız,
simli bir suya batırsam.
Belki, böyle,
çok daha irisini görebilirim
üstüme gelen
hüzün mevsimlerinin.
Bu sayede, belki de,
sığınmam kaçakların okşayışına,
bir ahmağın gülüşüne.
Çünkü yeter bana gündelik olaylar;
saatim hep yaşamı gösterir.
Ben de, eski âlemlerden uzak,
fırıl fırıl dönen bir kuş gibi
geçerim sokaklardan
ve konarım da geceleri
bir çeşme kenarına.
Bir sahile, hatta ve hatta,
iyi bir sahibin omzuna.
Göçerim sonra, mevsimler değiştikçe.
II
Hırsmış, avuntuymuş;
Bana ne bunlardan!
Öyle dertlenecek büyük anılar
yaratmam kendime,
üzerime atılıp beni
bir kravat gibi sıksınlar diye.
Hayır, icat etmem
kafamı takabileceğim şeyler.
Çünkü yerli yerindeyken,
söyleyin ne gereği var,
boşuna boynumu ağrıtmanın.
Tepe taklak görmeye çalışmanın,
eğer hep aynı manzara karşımdaysa?
Hayatı, hayat dışında başka bir yerde
aramıyorum artık.
Bulamamışım, ne fark eder.
İnsan, vazgeçmezse eğer,
kendine ne eğlenceler bulur,
ve daha neler neler…
Yahut, vazgeçerse,
eski dostlar yaratmış Tanrı,
kafasını önünden kaldırıp da
başka bir yere çevirsin diye.
Görüyorsunuz ya, aslında ne denli kolay!
Ne derdi Ozan:
“Sıkıntı, sevgilim değil artık.”
Öyle yaşayacağım ben de,
bir saatlik zaman diliminde.
III
Büyük tutkularım da yoktur;
Az biraz kalem yontar gibi
hayatı yontarım.
Bazen buna gerek bile kalmaz;
bir dostun mutluluğu,
içten gülüşü bir kadının
bana keyif tattırır.
Hem, çok sıkılırsam da,
uyumak, gezmek var.
Çıkarım sokağa, mesela,
ama gidip de
deniz meltemlerinden medet ummam.
Bana yakışmaz bu ağırbaşlılık,
hem zaten
beni deniz tutar.
Anlayacağınız,
ben hayattayım:
Hayatın ötesinde bir dünyayı
kurgulamamaktayım.
Yaşamak böyle basitçe, inanın,
bir sarhoşluğa aldanmaktan daha keyifli.
Çünkü, hüzünlenmek için illa ki
insanın eski püskü, antik eşyalara bakıp
fotoğraflarla geçmişi yâd etmesi gerekmez:
İnsan yaşarken de pekâlâ mutsuz olabilir.
Görsel: İtiraf (1902) – John Collier