“…bu gece normal bir gece değil, en azından şimdilik. Sonraki günün başlayıp başlamayacağı henüz kesinleşmedi, çünkü Veronica resim kursundan hâlâ dönmedi. Dönünce roman bitiyor. Ama dönmediği sürece kitap devam ediyor. Kitap o dönene ya da Julian onun dönmeyeceğine emin olana dek sürüyor. Veronica, Julian’ın küçük kızı ağaçların özel hayatına dair bir hikâye anlatarak oyaladığı mavi odada değil henüz.”
Ağaçların Özel Hayatı iddia ve gösterişten uzak, kurulan dünyanın içinde hikâyenin sakince aktığı bize büyük sürprizler yapamayacak fakat her daim merak uyandıracak bir kitap.
Doğrusal bir akış izlemeyen ve bize hikâyenin içinde hikâyeler sunan, bizi her birinde esas anlatının bu olduğuna inandıran ve ana yolların yanına çizdiği bu minik patikalarla aklımızı çelen bu novella, romanın başkahramanı Julian’ın karısı Veronica’nın resim kursundan dönmediği bir gecede geçiyor; Julian evde üvey kızı Daniela’yla birlikte eşi Veronica’nın dönmesini bekliyor. Ve beklerken küçük kızı oyalamak için ona “Ağaçların Özel Hayatı” adında, her seferinde bir yenisini uydurduğu masallar anlatıyor. Bekleyişin sürdüğü gece boyunca Julian geçmişi hatırlıyor, geleceğe gidiyor hatıralar ve olasılıklar arasında geziniyor.
Şilili genç yazar yazar Alejandro Zambra yaşadığı, havasını soluduğu topraklarda derdini, hayalle gerçek arasında, okuruna düşsel bir göz bağı takarak büyülü gerçekçi sularda yola çıkararak anlatan birçok yazardan oldukça farklı bir tutum sergileyip kendi yolunu çizen bir yazar. Büyülü gerçekçiliğin topraklarında sadece gerçeği anlatmayı yeğliyor ve aynı zamanda bunu en az cümleyle yapıyor. Yeni kuşak Latin yazarların arasında en iyilerden biri olarak gösterilmesi ise şüphesiz en doğal hakkı.
Tuba Nur Beyret