Bağımsızlık – Özgür Karakaya

“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.”

Mustafa Kemal Atatürk

Bağımsızlık, onurlu varoluştur. Varlık nedenidir. İçersinde gücü barındırır. Kölelik kavramına ters düşmektedir.

İnsanlık tarihi bağımsızlık için çekilen sıkıntıları, katlanılan güçlükleri, girişilen savaşları anlatmaktadır. Platon’un, “özgürlük kişinin kendi olmasıdır” sözünü de anımsatır.

Kimseye bağımlı olmamayı getirmektedir. İrade serbestliğini sunmaktadır. Hiç bir ülkenin sömürgesi olmama durumudur. Hiç bir ülkeye, hiç bir ayrıcalık tanınmaması demektir.

Kendi içinde bütün olmayı getirmektedir. Ülkelerin uğruna savaş verdikleri en büyük değerdir.

Bir devletin iç ve dış işlerinde bağımsız olarak istediği gibi hareket edebilmesidir. Halkın kendi vatandaşları tarafından özgürce yönetilebilmesidir.

Başka bir gücün egemenliğine bağlı olmayı red etmektir. Ne içine kapanmak, ne de herhangi bir ülkeye karşı tavır almaktır. Eğilmemek ancak bağımsızlıkla mümkündür.

Ülkenin dış ekonomik tehditlere boyun eğmemesidir. Üretim ve finans gücüne sahip olmasıdır. Enerji gereksinimi yurt içinden alternatif kaynaklardan sağlayabilmektir.

Adalet, askerlik, ekonomi, kültür, maliye, siyasal gibi her alanda bağımsızlık özgürce davranmayı getirmektedir.

Köy Enstitüleri halkın, fikri, irfani ve vicdani hür bir şekilde eğitilerek her alanda bağımsız olma düşüncesini yaşatma ve pekiştirme amacıyla kurulmuştu. Halkevleri ve Halkodaları bağımsız yaşamın yapısını ve kültürünü halkımıza yaymak icin kurulmuştu. Aksak tarafları düzenlenmek yerine kapatılmıştır.

Halkın kararlarını baskı altında kalmayarak serbestçe kendisinin alması demektir. Müdahale varsa bağımsızlık zedelenmis demektir. Sürekli borçlanan bir ülke de mali bağımsızlığını yitirerek iflas eder.

Bağımsızlık, onurlu ve saygın olmayı getirmektedir. İtilip kakılmadan yaşama varlığını sürdürmeyi sunmaktadır. Kaynakların halk icin kullanılmasının önünü açmaktadır.

Bağımsızlık özgürce yaşam demektir. Eğer bir güç etkisine girilirse bağımsızlık kavramı yerini esarete bırakmaktadır. Sömürgeciliği reddetmektir.

Kolaylıkla kaybedilebilen ancak, kazanılması kaybedilmesinin aksine çok zor olan bir kavramdır.

Düşünebilmeyi getirir. Zincirlerini kırarak kısıtlanmamaktır. Hayatın esasıdır. Su ve hava gibi gereklidir.

Toplumların öz varlıkların korunmasını sağlayan eyleme dayanan olgu olmasıyla birlikte halkın hafızasında önemli bir isteklendirme değeri taşır.

İnsanlığın, çağdaş toplumların en onurlu varlığı bağımsızlık bayrağı fikri ve inadından vazgeçmemektir. Onur bilerek ödünsüz sahip çıkmaktır.

Özgürlüklerin çiğnenmesine, kayda bağlanmasına karşı çıkar. Her ne pahasına olursa olsun! Bütün anlamıyla özgürlükleri dokunulmaz olarak görmektedir.

Bağımsızlığı erdem olarak bilenlerin bu ilkeden herhangi bir nedenle ödün vermesi beklenemez…

Mazlum halklar için bağımsızlık güneşin doğduğu güne benzer. Engel tanımayan, emperyalizme direncin adıdır. Emperyalizm var oldukça yeryüzünden savaşları eksik etmeyecektir.

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Arslan ve daha birçok genç emperyalizme karşı direnerek tarihteki yerlerini aldılar.

Halkların bağımsızlık tutkusunu hiç bir araç söndürememektedir. Uğur Mumcu’nun Sesleniş yazısında dediği gibi “Bağımsızlık Mustafa Kemal’den armağandı bize”. Onu koruyup, kötü etkilerden sakınmak da en büyük görevimiz olmalıdır. Zira o olmazsa varlığımızın bir anlamı kalmayacaktır.

Kafese konup özgürlüğü kısıtlanan bir hayvan bile özgürlüğünü her fırsatta yeniden kazanmaya çabalamaktadır ki; biz insanız…

“Ya istiklâl, ya ölüm!” sözü bunun en somut halidir.

***

Görsel: Kuvayı Milliye AtlılarıAvni Arbaş (1995)

*https://issuu.com/azizm/docs/azizmsanatedergi128

Bunu paylaş: