2 Şubat 2019
Fethiye Köyü, Balıkesir
Hafta sonları hava uygun olduğu zaman hiç durmaz, yamaç paraşütüyle uçuşa gideriz. Hatta hava uygun olmasa bile uçuşa gider, şansımızı deneriz. Uçamazsak bile doğada olmak yeter.
Rüzgâr güneyliydi. Bu nedenle güney rüzgârlarında uçtuğumuz ama uzun zamandır gitmediğimiz Balıkesir’in Fethiye Köyü’ndeki tepeye gitmeye karar verdik. Yeni yapılan İstanbul-İzmir otoyolunun tepenin altından geçtiğini biliyorduk ama henüz görmemiştik. “Acaba uçuşumuzu engeller mi?” diye merak içinde gittik. Tepeye vardığımızda tepenin altında, iniş yaptığımız bölgede dolgu yapıldığını, yolun da dolgunun üstünden geçtiğini gördük. Yapılan dolgu, eğimi ve yükseltisi uygun yapay bir tepe olmuştu ve güneye bakıyordu.
Daha önce pek çok kez kanadı yola serip uçtum ama uçtuğumuz yerler uçuşa uygun doğal tepelerdi. Bu kez yoldan kalkarak yapay tepeden uçmayı denemeye karar verdim. Daha önce denememiştim ve yol Türkiye’nin gündemindeki önemli yollardan biriydi. İstanbul-İzmir arasını 3 saate indirecek bir yol… Şunu da belirtmeliyim ki yol henüz trafiğe kapalı; yani trafiğe açıldığı zaman uçma şansımız olmayacak. Neyse, tepeyi tırmanıp yola vardım. Kanadımı açıp yola serdim ve kalkış hazırlıklarımı tamamladım.
25-30 km/sa hızında güney rüzgârı vardı. Kanat yerdeyken rüzgârı görmüyordu. Kanadı çekmeye başladım. Kanat tepeme gelince rüzgârı gördü. Kanadın kontrolünü sağlayıp yolun kenarına, yani tepenin eğiminin başladığı yere doğru hızlandırdım. Yolun kenarındaki 1m yüksekliğindeki güvenlik bariyerlerine gelince onları aşabilmek için biraz fren alıp, kendimi yükseltip, bariyerlere basıp, ağırlığımı öne iterek havalandım.
Tepenin uzunluğu yaklaşık 300-400 metreydi. Tepenin önünde gidip gelerek 30 km/salik rüzgârda saatlerce yelken uçuşu yaptım (yelken uçuşunda eğime çarpan rüzgâr yukarı hareket eder ve bu yukarı hareket eden hava yamaç paraşütünü, kuşları…belli bir irtifada tutar. İçinde kalarak saatlerce uçabilirsiniz). Bu uçuş esnasında tepeye yakın geçişler yaparak, yola inip tekrar havalanarak, bariyerlere dokunup uçuşa devam ederek çok eğlenceli bir uçuşu tamamlamış oldum. Hayatımda ilk kez yapay bir tepeden kalkış yaparak uçmuş ve anılarıma +1 daha eklemiş oldum.
Yasin Gündoğan
Erzurum
Tilkilerin, gelinciklerin, saksağanların ayak izlerinin peşinde, zaman zaman dizimize kadar kara batarak yürürken kış güneşinin tadını çıkardık
Özge Keşaplı Can
3 Şubat 2019
Juneau, Alaska
Ayvalık
Ne kadar şanslı buralarda yaşayanlar. O kadar çoğalmışlar ki, çok mutlu oldum. Sulak alanlar suya da doyunca son yağmurlarla, flamingoların keyifli hallerini görmelisiniz.
Perihan Keşaplı
4 Şubat 2019
Hüdavendigâr Parkı, Bursa
Perihan Keşaplı: Çok güzel yakalamışsın kelebeği. Ben de bugün beyaz bir kelebek gördüm ama araba kullanıyordum, çekemedim. Bahar geldi, ne güzel.
Nurcan Yıldırım: Çok uzun zamandır hiç kelebek görmüyordum. Görünce çok mutlu oldum, peşinden gittim. Senin gibi güzel çekemesem de idare eder.
Perihan Keşaplı: Ben çok beğendim. Özgür baksın kitaba, daha önce hiç görmedim. Türünü merak ettim ben de.
Nurten Erten: Ben onu çiçek sandım.
6 Şubat 2019
İstanbul
Dün, İstanbul’un gürültüsünde her zaman rastlanmayacak bir güzel doğa olayına şahit olunca, akşam yemeği için zil çalan midemi dinlemeyip, cep telefonuma davrandım ve “Durup, ince şeyleri anlamaya vakti olan”* az sayıdaki Kadıköylünün arasına karıştım. Sığırcıkların dansını izledik 15 dakika boyunca. Video kaydı yapan da oldu, fotoğraf çeken de. Sonunda, fotoğrafta görülen ağaçlarda dans molası verdiklerinde evime seğirttim. Sonradan, bir gün önce de aynı yerde benzer dansı yaptıklarını öğrendim. Bilmem bu akşam da Kadıköy’ün misafirleri olurlar, kışın soğuğunda güzelim sıcaklarını yayarlar mı?
(*)Gülten Akın‘ın şiirinden…
Mustafa Bilgin
New Mexico, Amerika
These are magnificent. These are day’s end at 9000 ft in the Galisteo Basin. My front yard!!
Bunlar muhteşem. Galisteo Havzası’nda, 2743 metrede gün batımı. Ön verandam!
Selçuk, İzmir
Bu yılın ilk kırlangıcını gördüm!
Özgür Keşaplı Didrickson
8 Şubat 2019
Selçuk, İzmir
“Anadolu parsı gibi fotoğraflanamamak istiyorum”…Bugünlerde çok fotoğraf çektirmek zorunda kalan; eşle, dostla fotoğrafları paylaşılan kardeşim Onur yılgınlığını bundan daha iyi anlatabilir miydi ki?
Özgür Keşaplı Didrickson
9 Şubat 2019
Selçuk
Bir süredir tarlalara, tepelere doğru her yürüyüşümde ot toplayanlara rastlıyorum. İnsanın kısa bir yürüyüş mesafesinde, kendi kendine bitmiş, yetişmiş yemeklik bulması ne güzel şey. Bu ekonomik kriz günlerinde içine yumurta kırılan bir ot yemeği daha da değerlidir elbette.
Alaca baykuş girdi hayatımıza Selçuk’la birlikte. Kukumav türü baykuş da var ve memleketim Burhaniye’de yapılaşmayla azalan kukumavların çığlıklarını sık sık duymak da elbette muhteşem ama şu yaşıma kadar alaca baykuş sesiyle hiç uyumamıştım. Daha iyi duymak için pencereyi açıyorum. Sonra çadırda olduğumu düşünüyorum. Alaca baykuşun ötüşü öyle güzel ki buna inanmak hiç zor olmuyor. Alaca baykuşun sesiyle çalışmak da muhteşem. Dün gece alaca baykuşun bir üst pencerenin kenarında olduğunu gösterdi Jno. Çıkardım başımı, o da eğdi başını, bakıştık.
Alaca baykuşun sesini merak ederseniz;
10 Şubat 2019
Melbourne, Avustralya
İlk kez bir arkadaşımda görünce çiçeğine hayran olup ufak bir dal alarak büyüttüğüm kaktüsüm, bu yıl üçüncü kez açtı. Her seferinde sanki ilk defa görüyor gibi sevinip heyecanlandığım çiçeğimin adını da sizler için öğrendim. Sheriff Star Succulent Flower (Polis rozeti), Starfish Flower (Denizyıldızı), Orbea Variegata, Leş kaktüsü gibi adlandırılan kaktüse siz hangisini yakıştırıyorsanız onunla adlandırınız.
Resimlerden birinde açılmış çiçeğin üst tarafına doğru, kapalı bohça gibi duran ikinci bir çiçek daha var. Onun da açılmaya başlarkenki hâlini sizlerle paylaşmak istedim.
Melda Turan Doruk
Gebze, İzmit
Lagoecia cuminoides (Wild cumin; Pülüskün). Bu harikulade maydanozu Tavşanlı’da gördüm. Gebze’de, “sanayi ateşiyle yanan” eski bir dünya kasabası gibi… Semtin adı Tavşanlı ve Lagoecia da Yunanca ‘tavşan evi’ anlamına geliyor. Bu bitkiler tavşanların yuvalarını yaptıkları alanlara yakın yerlerde görülür. Bilmem hiç tavşan kaldı mı oralarda ama pülüskün’ler hayatlarına devam ediyor.
Hüseyin Doğan
Selçuk, İzmir
Geçen gün gördüğüm kırlangıçla gelişini müjdeleyen baharı çiçeklerle kutlamak için yakındaki tepelere tırmandık. Annem özellikle anemonların peşindeydi. Bir sürü kırmızı ve birkaç tane mor anemon bulunca çok keyiflendik.
Bilimsel ismi Anemone coronaria olan bu türün Türkçe ismi “Manisa lalesi”, oysa lale değiller. Bu konularda çok bilgili olmayan insanlar bildiğim kadarıyla tüm dünyada kimi lale, gelincik ve anemon türünü karıştırabiliyor. Gördüğümüz türün İnglizce’de “anemon poppy” olarak adlandırılması bunun kanıtı olsa gerek – “poppy” İngilizce’de gelincik demek”. Böyle bir evrensel karışıklık durumu varken bilimciler neden anemon cinslerini “Dağ laleleri” olarak isimlendirmişler anlayamadım, üstelik lalelerle anemonlar aynı aileden bile değil. Laleler “Zambakgiller”, anemonlar “Düğünçiçeğigiller” ailesinden. Annem onlara “anemon” da der zaten. “Manisa lalesi” ismini hiç kullanmamayı tercih edebilirim.
Özgür Keşaplı Didrickson
11 Şubat
Umuttepe, İzmit
Capsella bursa-pastoris (Shepherd’s purse; Çobançantası). Romalı yazarlar bu bitkiye meyve şekli nedeniyle çobanların (pastoris) çantası (bursa) der, neredeyse bütün dillerde böyle bilinir. İngilizce’deki purse kelimesi de Latince bursa kelimesinden geliyor ama sanıyorum İngiliz insanlar bu kelimeyi ‘kadın el çantası’ anlamında kullanıyorlar. Cins adı Capsella da yine Latince, minik kutu demek.
Hüseyin Doğan
12 Şubat
Selçuk, İzmir
Bademler açtı buralarda. Çiçekler de yarışıyorlar kendi aralarında. Kuş seslerini ise hiç sormayın.
Badem ağacı çiçekleriyle beslenen atmaca güveleri;
Perihan Keşaplı
14 Şubat
Kirazlı, Aydın
Papatyalarla sarılı üzüm bağları çok güzel görünüyordu. Fotoğraflarını çekmek için arabadan inerken bir kelebek gördüm. Sanırım atalantaydı. Gözden yitmeden bir çam ağacının üst dallarına kondu bir süreliğine. Yılın ilk kelebekleri bunlar, görünce çok heyecanlanıyoruz.
Özgür Keşaplı Didrickson
16 Şubat 2019
Fas
Münih, Almanya
Koskoca şehrin göbeğinde muhteşem bir yaban hayatı var. Yaban kazları , onların altında yüzen kocaman balıklar…İnsanı, hayvanı, mutlu, mesut, bahtiyar yaşıyorlar hep birlikte.
Birol Sönmez
Selçuk, İzmir
Geçen gün Kirazlı’ya giderken tamamen çiçek açmış ağaçlar gördük. Birkaçı yan yanaydı, ne güzel görünüyordu. Bazıları pespembeydi. Bugün o bölgeleri keşfe çıktık, bilmediğimiz yollarda ilerleyerek ağaç peşine düştük. Oldukça uzun boylu bir badem ağacı bulduk. Çiçeklerinin, tomurcuklarının içine attık kendimizi. Ağacın üzerinde, güzelliğe güzellik katan bir minik salyangoz da varmış üstelik.
Arılar da oluyordur belki bilemiyorum ama ben sarhoş olmuşum. Öyle ki arabaya bindikten hemen sonra anneme “ağacın dalına bir kuş bindi” derken buldum kendimi.
Apartmanımızın önüne gelir gelmez 2 kırlangıç gördük, annemin ilk kırlangıçları…
Akşam “Kral Arthur: Kılıç Efsanesi” filmine denk geldim. Film izlemeyi düşünmüyordum ama gözüme ilişen bir sahne ilgimi çekti, bana neyi hatırlattığını anlamaya çalışırken baktım ki yönetmeni Guy Ritchie‘ymiş. Çok filmini izlemedim aslında ama kamerayı kullanış biçimini, öykü anlatım tarzını seviyor olmalıyım ki, izlemeye karar verdim. Işık açısından da karanlık olan filmin bir sahnesinde Jude Law, içinden eylem olarak “blossom” kelimesinin geçtiği bir cümle kurunca çok şaşırdım. İçim pembe badem çiçeğinin neşesiyle doluyken böyle bir filmde bu kelimeyle karşılaşmak çok ilginçti gerçekten. Sinemanın büyüsü…
Not: “İsim” olarak “çiçek açmak” anlamına gelen “blossom” kelimesi – bizim “bahar dalı” gibi biraz da- “eylem” olarak da “gelişmek, serpilmek” anlamında kullanılıyor.
Özgür Keşaplı Didrickson
17 Şubat
Levent, İstanbul
Saksağanlar yeni bir yuva yaparken eskisinden söküp bir tutam da olsa yenisine katıyorlar, en azından benim 14 yıllık komşularımın âdeti bu… ve bilim ne derse desin, bence bunu pratik nedenlerle değil, aileye, yuvaya bağlılıktan, bal gibi duygusal olarak yapıyorlar… bu yıl bu işe çok erken başlamaları ilkim adına hayra alâmet olmasa gerek ama madem olmuş, tadını çıkarmaya bakıyorum… eski yuva iki ağaç yanda, yuvalar beşik gibi sallanıyor, dallar taşınıyor, sepet gibi örülüyor… arada, bir kutlama öpücüğü, minik bir dans, dal çıtırtısı, kanat sesi, aşk şarkısı… aslında bilmeden bana çalışıyorlar, yarın öbür gün kavaklar tehlike arz edip budandığında bunlar da kucağıma düşecek, vagon gibi dizeceğim peş peşe üç yuvamı…
Gevher Gökçe
Küçükbakkalköy, İstanbul
Bu sabah ablam, geçen günkü Kirazlı ziyaretlerinde yeğenim Özgür’ün çektiği bir videoyu gönderdi. Büyülendim ve büyükşehirde yaşayan biri olarak hemen içimi dökmek istedim. Baharın müjdecisi papatyalar, rüzgârla birlikte adetâ dans ediyor gibiler. Doğanın kendi kendine yaptığı bu eser muhteşem. Doğalın anlamı da bu olsa gerek. O bölgede yaşayan insanların ne denli şanslı olduğunu düşünmeden geçemedim. Büyükşehirlerde böyle bir manzarayla karşılaşmak neredeyse imkânsız. Kentsel dönüşüm adı altında bir karış toprak dahi bırakmadan beton yığınları haline gelen şehirlerde nefes almak bile imkânsız. Ben diyorum ki, papatyalar yok olmasın ve bize baharın gelişinin müjdesini hep verebilsinler. Hem papatyadan taç yapardık biz. Demek oluyor ki, onlar bizim başımızın tacı.
Şimdi size tavsiyem, kendinizi papatyaların üzerinde, sırtüstü yatar vaziyette yatar hayâl edin. Hafif de gözlerinizi kapattığınızda, önce rüzgârın yüzünüze hafifçe vuran esintisini, ardından da papatyaların o muhteşem kokusunu hissedeceksiniz. Biraz da olsa şehirden uzak, doğayla baş başa kalma hissi hiç de fena olmaz, ne dersiniz?
Figen Kurtoğlu
Selçuk, İzmir
Yeşim ve kuzeni Barış’ı geçen gün bulduğumuz badem ağacını ziyarete götürdüğümüzde Barış “kelebek gördüm galiba” deyince çok heyecanlandım. Öylesine hızlıydı ki zorlandım ama sonunda yılın ilk kelebek fotoğrafını çekmeyi başardım; bir diken kelebeği! Sırada acaba hangi türler var?
Perihan Keşaplı
18 Şubat 2019
Datça
Doyamadım sabahın bize sunduğu bu güzelliği çekmeye…
Nurşen Çarga
İzmir
Dün, Pazar günü doğaya doydum. Selçuk’ta sanırım badem ağacı altında baharı karşıladık. Babamdan duyduğuma göre ilk onlar açarmış, arkadaşım Özgür de meyvelerinden bademe benzetmişti.
Çok sevdiğim bir parçayı paylaşmak istiyorum. Belki bahara yakışmadı ama “Elektronik çiçek” isimli bu şarkı, zaman zaman odamıza koyduğumuz ve gün geçtikçe onlarla konuşmaya başladığımız çiçeklerden söz ediyor.
https://www.youtube.com/watch?v=Dz5xEuHUh6U
Yeşim Öndül
Not:
Kuş türleri için trakus.org, kelebek türleri için trakel.org adresine bakabilirsiniz.
…
Azizm Sanat Örgütü olarak doğadan zannedildiği kadar uzak olmadığımızı düşünerek, bu düşüncenin yarattığı umutla “Dirimbilim Günlüğü” köşesini açmaya karar verdik.
Dirimbilim Günlüğü’nün her yaştan herkesin katkısıyla oluşmasını arzuluyoruz. Günlüğümüzde yer almak için yer ve tarih bilgisiyle bize gözlem ve düşüncelerinizi aktarabilirsiniz. Notlarınıza fotoğraf, çizim, video da ekleyebilirsiniz.
Bizi birleştireceğini, yaban hayata olan sevgimizle güç birliği yapmamızı sağlayacağını umduğumuz günlüğümüze katkılarınızı bekliyoruz. Notlarınızı dirimbilimgunlugu@gmail.com adresinden yayın kurulumuza gönderebilirsiniz.