Edebiyat
Bella Çav – Ahmet Ayberk Aykul
Yok arkasından ağlanacak hiçbir şey Düşlerimin kayboluşunda mahkum kendiliğim Ve kendiliklerin senin Nası şakırım şimdi sevdiğimin ölüsü için İşte geçiyor üstümden göç yolunda kalan son ak turna kadiş ritmi ile kanat çırpıyor Omid rab [Okumaya devam et…]
Kolsuzlar Kenti – Ziza Rumas
Davranış Direği Devrik Diyar-ı Sıfır’dan… Kâbusumun ilk demleri, güvenliğin kimler tarafından sağlandığının bilinmediği bir kentin ortasında, güvenlik gerekçesiyle aracımın benden habersiz bir şekilde otoparka çekilmesiyle ve üzerine de ceza gibi çekici ile otopark parası ödediğim [Okumaya devam et…]
Zeynep Taşdelen Tenteoğlu’nun “Bağ”ı
İnkılâp Kitabevi, Zeynep Taşdelen Tenteoğlu imzalı bir aşk romanı ile okurlarının karşısına çıkıyor. Yazarın ilk kitabı olan Bağ, geçmiş yaşantılarının yaralarıyla başa çıkmaya çalışan iki kişinin karşılaşmasıyla doğan, sürprizlerle dolu masalsı bir aşkı konu ediniyor. [Okumaya devam et…]
İnsan – Batuhan Suiçmez
Bir söğüt büyür gövdemde Kökleri kara tabanıma uzanır Ben o söğütüm Bir bulut büyür tepemde Çığlığı yeri göğü inletir [Okumaya devam et…]
Kızıl – İklima Arpaç
Günün en sevdiği saatleriydi. Üzerine vuran güneş yakıcılığını git gide kaybediyordu. Elindeki kitabı bir kenara bıraktı ve yerinden doğrulup çevresini kolaçan etti. Etraf sakindi. Birkaç çocuk az ilerideki parkta oradan oraya koşuşturuyor hayatlarının en gerçek [Okumaya devam et…]
Tanrı Mezarlığı: Golgotha, Delphi ve Zihin – Bilgen Seven
Ölmüşün üzerine konuşmak kolaydır. Par Lagerkvist tanrısını öldürüp iyiyi, kötüyü, insan hırsını, inancı ve yaşamı sorgulamayı onun üzerinden yapmak gibi kolay görünen ama cesaret isteyen bir yol seçtiğinde okuyucuda bu kadar çarpıcı bir etki bırakacağını [Okumaya devam et…]
Nasılsa – Özgür Keşaplı Didrickson
Alt tarafı bir uçurumdum Giden gelen savurmasaydı onca tohumu öyle de kalırdım Türlü şekil ve güçte kökleriyle o fidanlar ve rengârenk çiçekler değiştirdi beni Öyle ki artık eskiden nasıl biri olduğumu hatırlamıyorum Nasılsa uçurumlara özgü [Okumaya devam et…]
Ferhan Şensoy, Düşbükü ve Eylül 92 – Onur Keşaplı
Günlerin Köpüğü’nü okurken aldım Ferhan Şensoy’un ölüm haberini. Uçuk kaçık aşk anlatısının satır aralarında, bendeki Ferhan Şensoy’u düşünmeye koyuldum. Pardon’u beyazperdede değil, 1990’ların sonunda, İzmir Fuarı’nda, İsmet İnönü’de, sahnede izlememle böbürlendiğimi anımsadım. Toyluk başa bela. [Okumaya devam et…]