Belleklerimizi, kolektif hafızamızı oyarak sömüren, en kötüsü de yeniden inşa edip kurgulamaya girişen – eski neslin fikri halindeki – yeni nesil popüler kültür tüketimi, düzmece bir arzu üretimi sayesinde hemen her şeyi harcayıp atabilecek düzeysizlikte. [Okumaya devam et…]
Sanatın özerkliği mevzubahis olunca, somut ve hoyrat baskılarla gelen bağımlılık/tutsaklık görünümünün başatlık halini alması, çok daha örtük, yer yer sinsi ve en kötüsü danışıklı zincirleri görmezden gelinebilir kılıyor, ortalama çoğunluk için. Hâlbuki sanatın sanattan uzaklaştırılması [Okumaya devam et…]
Kuzeyin albenisi yüksek insanazlığı, başka başka yerler ve kültürlerde pekâlâ banal ve itici gelebilecek pek çok öğeyi dahi kabullenmemize yol açıyor. Soğukluk ısıtıcı bu bağlılık, yağmacılıklarına aldırış etmeden Vikingleri, erilliğini göz ardı ederek Nors mitolojisini [Okumaya devam et…]
Folk ve country türlerinin taşralı pasını törpüleyen ve estetize eden Yeni Zelandalı sanatçı Aldous Harding’in hayli ritmik Old Peel teklisinin videosu, en az parçanın kendisi kadar zıpır. Kendi adını taşıyan 2014 çıkışlı ilk uzunçalarının ardından, [Okumaya devam et…]
Bir reklam olduğunu unutturacak kadar hipnotize edici estetikteki French Water’ı izledikten sonra yeni bir Filmci yazımına koyulmaya dünden razıydık. Ne de olsa bu baştan çıkarıcı kısa metrajın yönetmen koltuğunda Jim Jarmusch, oyuncu kadrosunda ise Charlotte [Okumaya devam et…]
Birkaç yıldır bizleri de şaşkına çeviren post punk sevgimizin önü bir türlü alınamıyor. Elimizden geldiğince bunu saklı ve gizli tutmaya çalışarak Müzikçi’nin post punk evreninde boğulmasına engel oluyoruz. Ama nereye kadar? Her daim gençliğin kronik [Okumaya devam et…]
Bu köşede hep sevdiklerimize yer vermenin ne kadar da öznel kaçacağının bilinciyle, bu kez de – artık – sevmeyeceğimiz bir sanatçıya yer vererek öznelliğimize öznellik katıyoruz. Zira Orhan Pamuk’un hiper itici Nage-ROK fotoğraflarına şaşırmayan şanslı [Okumaya devam et…]
Her bir eğilimin posasını çıkarmaya yeminlilerce istismar edildiği asri zamanlarda ambient ve post rock türlerinin bu tahribatta bir bakıma başı çektiklerini iddia etmek içten bile değil. Neyse ki önüne gelenin ve sürat beklentisinin bile kalmadığı [Okumaya devam et…]
Her nedense bu köşede ağırlamayıp belli ki kendimize sakladığımız, değeri muhtemelen – ve de iyi ki – yeterince bilinemeyecek olan post punk ikilisi Box And The Twins’in – şeyler’in hakkı şeyler’e – The Field Where [Okumaya devam et…]
Keşfetme sözcüğünün epifanik bir haz duyumsamaktansa etrafa gösteriş yapma aracına dönüştüğü bir evrede türümüzün korkunç kalabalıkları hesaba katıldığında kimse kimsesiz kalmıyor, kalamıyor. Sosyal bir canlı olmamızdan hareketle bu, gayet tabi, olumluya yorulabilecek bir çıkarım. Ancak [Okumaya devam et…]
Telif hakkı © 2024 | MH Themes tarafından WordPress teması